Suskun Bir Cinayet
ama gözlerim gözlerine yalvarır gibi bakarken sen susuyordun
bir cinayet işler gibiydi suskunluğun ve ben sokakta kaldırımları adımlıyordum özlemlerin kan kırmızısı bulanmış yüzümün sensizliğine sensizliğinde göğsümün duvarlarına ölümler uğramış cellat cellat senin bendeki yerini almaya çalışmışlar ben yaşamıyordum o zamanlar sensiz hiçbir yerde yoktum ve sen belki beni özlerken bir yerlerde kokunu getiren bir rüzgara sarılıyordum gözlerim sırat köprüsünden geçer gibi şakaklarıma ölüm kusuyordu suskun bir bahar gibiydin suskun bir güneş gibiydin suskun bir mavi gibiydin suskun bir şiir gibiydin ölüm bana senden daha yakındı belki de belki de sen ölümden daha suskundun yüreğime sonra bir çocuğun göbek bağıyla tutunuyordum yarınlara şimdi gelsen çocuk sevinçlerime karışsan diyorum çocuk sevinçlerim senli bir uçurtma olsa gökyüzünde göğü kucaklayan bir çocuk gibi sana sarılsam annesinin memesine yumulur gibi dudaklarının kıvrımlarında soluklansam soluklansam ve ağzının ben tarafından öpsem adımı ilk duyduğum o muazzam yerinden güneşin kemiklerime sessiz kaldığı bir zamandı bu bir utancın ortasına uzanmış ellerim parmaklarımın ucunda yokluğun yokluğunla saklambaç oynuyordu sanki sensizlikten çatlamış ellerimle soluksuz bir dokunuşta kalır gibi saçlarını arıyordum yüzünü arıyordum gözlerini arıyordum göğsünü arıyordum sesini arıyordum sen karşımda bir yerlerde duruyordun karşımda her yerde sen vardın kokun vardı, sesin vardı yüzün vardı, gülüşlerin vardı ben senden uzakta bir yerlerdeydim ama sen suskun bir cinayet gibi karşımda duruyordun suskun bir yerden kırılıyordum suskun bir yerden ölüyordum suskun bir yerden seviyordum seni suskun bir yerden özlüyordum suskun bir yerden ibrahim dalkılıç 05.02.2021 21.21 izmir |