çocukluğum
ey ! geçmişin penceresinden sarkan çocukluğum,
sen, sokak aralarında oynadığım tek kale maçım, sen, uçuramadığım uçurtmam ve çeviremediğim topacım, sen,neşeyle oynadığım, körebe/m,saklambac/ım ve sen cebimdeki harçlıkla bayram yerine koşarken bir hevesle, aldığım her nefeste, genzime kaçan, leblebi tozum, ve bitmesin diye yudum yudum içtiğim gazozum. rengarenk misketim, karne hediyesi ,bisikletim ... anamın,kömür sobasında kızarttığı ekmek gibi, halâ ,tadı damağımda, yahut damarımda, hatta şuramda, sol yanımda, hem uzak, hem yakın... bir daha gelirsem dünyaya; ne olur beni çocuk bırakın ! |