Karlı bir sabah yürürken ayaklarıma takılan poşet
Kış gelirdi
Poşetleri ayaklarıma takar yürürdüm okula Parayla alınmayacak kadar güzeldi poşetler Üşümezdim Yatmadan iki kütük attı mı sobaya Sabaha kadar yanardı soba Soğuklara alışıktım Annemden sonra çok üşüdüm ben Çocukken Duvarları akınca odamın Kışın geldiğini anlardım Üşürdü evim kar yağınca Kerpiç duvarları Sıvası dökülürdü Babamın saman ve kil ile kardığı sıvası Tütmüyor artık bacası Kimsesiz çocuklar gibi kaldı şimdi evim Kimsesiz çocuklar da benim evim Ne güzeldi oysa Küçükken içine düştüğüm ambar Ayaklarıma batan buğday taneleri Derede çimmenin o garip çoşkusu Kediler köpekler Tavuklar horozlar Ördekler kurbalar Solucanlar karıncalar Ne güzeldi her sabah uykudan kalkarken çocuklar Nedir o ki? İnsanların şehre merakında ki güzel olan şey? Köylü Bacası tüten evlerin yerine Kiralık dairelere sattı kendini Suyun para ile satılmasına ne demeli peki? Bizim için vazgeçilmez bir oyuncaktı oysa Büyüleyici bir kokusu vardı hep barutun ve ateşin Doğal mı şimdi doğal gaz? Şimdi Yürüdüğüm bütün yollar genzimi yakar Sürülmüş bir tarlanın ortasında yürümek kadar güzel değil Parsellenmiş çocuklar çarşıda dilenmek için erken saatlerde meydanda Bir çiçeğe bakmanın zerafeti elbette güzel Ama ancak Karın ağrısı daha mühim şimdi Çünkü burası dünya Acılar doğurdu beni sevdiğim Akşamları bir lokma ekmek Bitmeyen ağrılar ile kapatıyorum geceyi Ve her sabah uykudan kalkarken yıkılmak yok diyorum Aynadaki düşmanıma Ve pensemi alıp işe gidiyorum Fermuarı bozuk olan montuma vuruyor rüzgar Aşk değil bu Yirmi birinci yüzyılda yaşamak Ömer Altıntaş |
tamamen gerçek
yaşadığım unutamadığım yıllarımı hatırlattınız
apartman dairelerine hapsoldu çocukluğumuz
türkü diyarı tarafından 1/29/2021 4:52:15 AM zamanında düzenlenmiştir.