Toprak ve Adam
Taşımıştı sırtında adam uzun bir kışı
İlk yeşeren tohuma umut dedi o yüzden Hem yorgundu dizleri hem soluktu bakışı Durdu hesap sormaya geceden ve gündüzden Dedi: Artık dünyanın kafatası yarılsın Çıkıp umut mahzenden biraz bize sarılsın Umut yoksul olur mu, heybesinde bin yemiş Sağar elbet toprağı emmek için özünü Halaskarı garibin yoktur diye kim demiş Ellerini kaldırıp O’na döndü yüzünü Dedi: Rahmanür rahim ecir, cefa sendendir Şu garip kullarına yalnız vefa sendendir Yeşil-mavi birleşti gök ağladı haline Derelerden salındı tarlalara bereket Güldü nasırlı eller şükretti ahvaline Düşündü ki elzemdir biraz emek, hareket Dedi: Taşın kalbini yarmadan ekin vermez Nimetin eyvanına varmadan ekin vermez Kazma kürek kuşandı, dilinde eski türkü Toprak ile hasbihâl zamanıydı bu zaman Gece gündüz çalıştı, sırtında yırtık kürkü Anlayınca topraktan ekmek almak çok yaman Dedi: Ben de sendenim, özümüz bir değil mi? Ki sana döneceğim, sözümüz bir değil mi? Dünya vicdana geldi bu sözleri duyunca Gülümsedi ağaçlar, rengârenk oldu bozkır Umuttu yastık yorgan iki mevsim boyunca Ve sonbahar gelince taamla doldu bozkır Dedi: Elhamdülillah muhanete kalmadık Rahman’dan ötesine el açıp ram olmadık Yanağından oğlunun eğilip öptü toprak Saçlarına kırağı düşmeye başlamıştı Savruldu avucuna sonra kuru bir yaprak Anladı kapısını çalan yeni bir kıştı Dedi: Sen de sineme uzanınca umut ol Kâh yağmur ol düş yere kâh göğe çık bulut ol |
Yüreğine emeğine sağlık
_____________________________________Selamlar