KİMSİN !
Kimsin sen ?
İçimdeki gizli ülkelerin yolcusu musun ? Yoksa, Aşikâr sevdaların sancısı mı ? Kimsin ?... Ne zamandır içimde gizliyorum umutlarımı Güneşi gökyüzünde eritip Buza dönüştürüyorum Çöl seraplarımı. İsmin Serap mı yoksa ? Sen misin yanlışlayan Her hesapladığım acıyı. Yoksa o musun sen Hani prense dönüştüren Öptüğünde kurbağayı... Nesin sen ? Baharlarımın polen kokulu sevdası mı ? Denizlerin tuz kokularını taşıdığı Yosunlu taşların rüzgarı mı ? Yoksa Güz ayazı mı Kışın güneşinden arta kalmış. Yalancı bir kumru gülümsemesi mi Yada kanat açmış Çığırtkan bir leyleğin bulut izi mi ? Nesin ki ? ? ? İçimdeki soykırımı seyrediyorum Aşkın geçmişine yapılan. Kâfirler dolanıyor üzerimde Aşkın tanrısına umarsızca tapınan. Bilmiyorsun uçuşan kuşları Sapanla benim kovaladığımı Her gittiğin yolunsa Esasen bana vardığını... Seni yaşatıyor her nefes darlığı Alma sapanımı ellerimden Bırak dursun avuçlarımda Kaçışmalı kuşlar penceremden Aşk senin şehirlerine varmalı... Bir göçmen kuşun kanadına bağladım aşkı Develerin çanlarına gizledim Yaşadığım tüm acıları. İçimden göç dönüşü kervanlar geçerken Sıkı tut umutları, Gece üstüme çökerken... Kimsin sen, Nesin ? Hangi Cüretle kestirmelerimdesin Aşkı sürgün etmişken içimden Nasıl olur da her dönüşte Uzayan köşelerimden geçiştesin... Yine de Hoşgeldin... Aldanma gündüzlüğüne mevsimlerimin Denizlerinde yüzerken aydınlıkların Karanlığı bende göreceksin... Aydınlığın kara bekçisi.. Karanlığa Sefa getirdin... |