ESKİ KAPI ARALIĞINDA
Umutları U dönüşü yapmış
Tuvalet duvarlarına yazılı geçkin bir aşkın, Yılların üzerine hüsran olarak döktüğü gözyaşlarıdır; Anılarımızı, keskin bıçak misali ortadan ikiye ayırır. Bitmiyor Mostralığın, Yaşam ve özlemle olan sevişmeleri. Günbatımıdır, oturmuş Kaf Dağına, Bütün hüzünleri enseme üflemekle meşgul. Nasırlı ellerin, sırtımı sıvazlaması bile Nerelere kaybolmuş tesellilerden bulamıyor birini. Sahipsiz kalmış eski ahşap kapı menteşelerinde Gıcırtma melodilerinin cirit atma mevsimi. Bitmiyor; Dört başı mamur derbederliklerin, park banklarındaki uykuları. Kaç dem oldu oldu bilinmez, Dönencelerin mevsimlere olan musallatlığı. Beklentilerin ölümünden sonra, açıkta kaldı o büyü. Yutturamıyor artık Felek, tüyleri dökülmüş o türküyü. Gelmeyecek o yarınları beklemekten, şamar oğlanına döndü Mazi. Güzelliklerin yüzlerinden silinemiyor kir-paslar. Sakata mı geldi ne, gıklarının çıkaramıyorlar ahlar-vahlar. Sarhoş naralarından dolup taştı, ara sokaklar. Selam eder gözlerinden öperim, görürsen tanıdık birini, Kendini beğenmiş şu dünyanın, Ne çapı var doğru dürüst, ne de ayarı tutmayan ekseni. Hıyarlıktan diplomalı akşamdır, Kimsesiz ayakları üzerime kışkırtmaktadır an be an. Bir iç çekimi kadar uzaklardayım mısralarımdan... (3.7.2012-10.Şiir Kitabımdan) |