İKİNDİ VAKTİNİN HÜZÜNLÜ ÇIĞLIKLARI
Kocakarı bir zamandır; elinde emzikle kandırır
Çocuksu heves-güveslerimi. Tahtaları çürümüş bu deniz kenarı bankında, Yorgun nefeslerini uyutmaya çalışıyor mazi. Parke taşlı sokaklarda, hüzün senfonisinin cirit atışları, Hazan usta berber, traşlıyor asırlık çınarı. Yanık bir türkü oturmuş, yalnız mısralarımın üzerine. Abuk-sabuk duygulardır, yaşamıma el ense çekiyorlar. Ve terk edilmişliğin ağzında bilinmeyen naralar. Kemanın Hicaz Taksimi, üflüyor tozlu rafları. Bitmiyor, belli-belirsiz gölgelerin oyunları. Gün ışığı penceremde ağıtlarını yakıyorken, Eski kırık taş plakta saklanmaya çalışıyor, kaybolmuş umutlarım. Anlaşılır gibi değil, hükümsüz kaldı ahlar ile vahlarım. Bulandırıyor denizi, sigara izmaritlerleriyle balıkların dansı. Beni terk edip gittiğinde saat kaçtı. Adresler hep yanlış, ekşimeler depreşiyor kapı eşiklerinde. Üzerinden silindir geçmiş, ak saçlı yaşamımda; Hortlamış, dimdik ayakta eski anlamlar, Ellerinde Oltu taşından yapılı tespihini sabırla çekmekte… (8 Mayıs 2012 – 10.Şiir Kitabımdan) |