Bilinmeyenli Denklem
Ölüm diye bilinmeyen , bir diyardan dönüyorum
Yaşamı ellerimle yoğurup gittiğim yol. Arapsaçı , dolaşık labirentler geçerek Kendimde kaybolarak, her hücreme girerek. Silerek hafızamı , formatlayıp yeniden Yolumu yitirerek, nasıl yeniden buldum Gerçeğin ötesinde , inanın , bilmiyorum. Yaşama endişemi ne ara düşürmüşüm Hissettiğim o derin huzur mu ,hangi duygu. Tanrının huzurundan ne diye kovulduğum Nasıl kurtulduğum sır, cehennem kapısından. Toprağın serininde ,aklımda buz tuttuğum. Nice yalanlarına kandığım oyunların Ortasında kaldığım gerçekleri bilerek. Doğrudur.Ama hangi Marko Paşa dinler ki, Rüzgar olup dalından kopardığım hayatlar Altın olan yapraklar koptuğunda inler ki. Saymadım gönlümde kaç vefasız uyuttuğum... Kalmadı bilmediğim hiç bir sır , bir asırdır Gönlümün ortasında sevgi sandığım hasır Zenginleşenler sanma ,sevgiden de zengindir Umman gibi gönüller aslında çorak , bozkır.. Kusura bakmayın hiç yemeyi unuttuğum Kaldı büyük lokmalar,küçük şeyler yuttuğum. Düşünmekten bihaber akıl denen nesneler Ömrün hız kazandıkça kapanır mesafeler Sonsuzluğa bir kanat...varış noktası mahşer. Gönül topraklarıma diktiğim çalı çırpı Sevda ağacı olur gün gelir arşa değer. Önüne katıldığım deli rüzgarmış meğer Anladım ki bunca yıl , kendimi avuttuğum... İzmir-aralık 2020 |