O İÇ ÇEKİŞLERİN MUHTIRASI GECELER
sonunda her gelen gibi
sende gittin leblerinin kırmızısı gitti gözlerinin büyüsü gitti teninin kokusu gitti yüreğimdeki feyizlerin miadı bitti öyküde bitti hayalde düşte bitti infialde sen ahtapotun kollarında ben topun ağzında kaldık imkânsızlığımızla baş başa hicran düşüyor şimdi mısralara hasret beynimi kuşatıyor huzur evim ıslık çalıyor umarsızlıklara geceler o katran karası o iç çekişlerin muhtırası geceler maval okuyor şimdi o duymayan kulaklara aslında ta önceden anlamalıydım senin ipinle kuyuya inilmeyeceğini senle bir ömrün geçirilemeyeceğini tasarlamalıydım belli ki bir yerde hata yaptık ya sevmeyi kendimize yakıştıramadık yada yakıştırınca geç kaldık |
Saklı tutulası güzellikler ve de umut ve inanç ve sevginin önüne ne geçer ki?
Gidişler gelişler çok çok izafi.
Varlık bilirken değerini güzelliklerin ve samimiyetin hele ki iç sesimiz şerh düşmüşse.
Bazı şeyler göze gerçek gelen ve bazı söylemler aslında insanların çoğu ne yazık ki.
Yalandan kimse kimi seven ve bol keseden öven asla önem taşımıyor
Asılı kalmak o kancaya ki çok sevdiğim kendimi ait hissettiğim gök kubbe ve kimselerin göremediği o gök kuşağı.
Artık kendimden emin ve mutluyum da çünkü kabullendim kendimi sevmeyi
Bunca nefret ve riya yüklüyken çoğu insan ve...
Gerçek dostluğun gerçek sevginin samimiyetin yerini de bir şey tutamazken.
Sonsuz ve en içten selamlarımla kocaman yüreğinize.
Her şey o kadar açık ve net ki.
Yaşasın iyi niyet.
Yaşasın sevgi ki nasıl da küçümser oldu insanlar.
Hele ki inanç.
İnancı bile yok sayıp yere sokan zavallı asalaklar.
Sevgiden nasiplenmeyen bunca insanın arasında...
Eh, bir farkı da olmalı insanın, değil mi