ONSUZ
I.
bensiz gitti o uzak tren sevda yolculuklarına şimdi zamanın gerisinde – kalmış gibi bu durak sanki benimle kimsesiz ve bir saat gecikmişliğe yasaklı – bu şehir boğazda duran o köprü – sevdiğimin kollarından uzuyor – hırçın ve kavuşmasız yıllardır böyle bu karayollarının darlığı trafik sıkışıklığından / çaresiz bütün sokaklar ve bensiz çekilecek gibi şarabın rengine hayallerini kurduğum o kadın kırmızı dolgun dudakları bilmem kimlerle öpüşmekte… belli oluyor ki bu şiire pes etmek düşmek / bir mürekkebin derdine parçası olup sayfalarca afişe etmek – sevdiğin o kadını benden başka seven olur mu – diye öldürmek / bütün şairlerin yazdıklarını… onsuz işte sevdiğim / kelebek evlerinin gül kokusu yıllardır böyle düşürdüğümün üstünden – bu kalem kırıklıkları… onsuz işte bir buluta belli belirsiz gözlüğüme gerdiğim – merceğimden örme gözlerimin içi yağmur ormanlarına hazır ve sigara paketinin yangını yankılanmakta – bir dumana… bu yaz susuz – sürülür / bu dudaklar ve onsuz dolunayın yatağında kabuslanmakta var sevdiğim şarkılarca… onsuz zor kapıları aralamak gece yarısı açılmak – şu şehre düşlerini serip umut edinmek kendine – yeni birini bir kere daha sevebilir miyim – diye böyle devinmek her güne sonsuz kere – sonsuz zor onsuz zor sönmüş mumu diriltmek yüceltmek yarınları yeni limanlara açılır gibi salmak gökyüzüne yırtık umudun bayrağını yeniden sermek çok zor II. bensiz gitti o uzak tren vagonlara birikintiden itiş kakışa binemediğimdi – sanki her durak yarınsız ördüğüm takvimlerden dönüyor / şu zaman mevsimlerdir böyle işte kış ayına – her yazlık ve onsuz çekilecek gibi bu sevdanın vagonu kızıl kıvrımlı saçları bilmem kimlerle sevişmekte… böyle geçiyor – onsuz yarınım kahvehane dibi gibi bar yamacı ve oldukça yorucu her iş günü… belli bir başınayım küfür edinen – odamdaki hazırladığım şu asfalt kokusuna devinip durmakta bütün yolculuklar ve henüz çözemedim sevdamın eldivenini / ellerimden onsuz solar güler yüzlü menekşem pek al yanaklı gülüm kırmızılığından olmakta… birde saçıma aklar çoğalırken görünmezliğinden öleceğim – diye ödüm kopuyor hele bir telaştır aldı bende sevmişliğim yok uzun zamandır onun gibi birisini… ve bu şehir bana – ondan yer bırakmaz kilometrelerce eklenmiş sevdiğimden bütün kaldırımlar yetmiyor ki – bu şiirler ona onu resmetmek için tuvaline yakıttan rengine en yakın bu şehir olmalı… onu kaç kere düşünsem yakama takınacak her güle taşınıyor sevdiğimin / gözleri… ve kahrından bir şeytana taşlama şu verdiğimin son nefesi cehennemin kımıltısından lanet olsun – ki hala / seviyorum – onu 2000 |