Ben Yalnızlıktanda Yalnızım
Son elvedası değil bu sükûnetin
Eğme başını… Kulak kabart arşa… Dönecek göçmen kuşlar Kanatlarında bir dolu kahkahayla… Masum bakışların çağırdı belki de Bu düğünümsü baharı… Dinle şimdi coşkusunu şelalenin Serin suyundan içer gibi… Ve dokunmadan hisset şeffaf kelebeğin Kanat titreşimini ayalarında… Bir karıncanın kan akışını damarlarından dinle Yorgunluktan soluyarak… Peltek dilli midir bülbül Ya da sen kendi peltekliğini mi unuttun Suskunluktan? Yalnızlığa ifadelenişin kendi alfabenden Geçiyor, değil mi? Bir sükûnet deyince bin ayak sesi Duyuluyor yüreğinin içinde… Dile gelmez ki her gece çıkan Toparlak suratlı ay, Her gün doğan sarı sıcak güneş… Senin yerine dillenmez ki… Bir vapurun penceresindeki yaşlı kadında sensindir Ya da soğuktan köşeye kıvrılmış yetim çocuk da… Yürekle aklın sarmaş dolaş kovaladığı Hayat labirenti yalnız bu bedende mi saklıdır? Yalnızlık adlı kör kuyu mu oturacak hep Sol yanımda? Rüyalarımdaki sesim gerçekten benim mi acaba? Son sevgiliye söyleyemediğim, Yüzlerce şey aklımda… Cananlarıma yazamadığım düş kırıklığı mektuplarım İnan ki dilimin ucunda… Ama sukunetin son vedası değil bu… Ufukta kara bacalı tren Ya yine bana ait olmayan kaderimse inen Sükûnet ilk kez gelmiş gibi çökecek üstüme… Silemiyor ellerim Lügatimda yazılı sükûnet Bendeki mealiyle ruh bozumu… |
Eğer yolda karşılaşırsak sevgilim yüzünü çevir
Ağır ağır aşk çok ağır yüreğim ya sus ya da bağır
Aşkı sen büyüttün içimde yalan da olsa çağır
Yarı yolda kaldım
Son öpüşün yine canımı yakıyor
Aşk kadın ruhundan hiç anlamıyor
Al gidişin yine canımı yakıyor
Aşk kadın ruhundan hiç anlamıyor;
bu şarkıyı dinlerken okuduğum dizeler bu şarkı sözleri ile yorum yapmama neden oldu nedense..