Böcek ve şair
Siyah bir böcek geldi yanıma bugün.
Kaldırıma oturdum ve izledim onu. Bir böcek. Güzel bir böce(k) Güzel bir çiçe(k) K’lar yarım kafiye. Şiirime neden girmek istiyor bu böcek? Oturdum kaldırıma şiir yazıyordum. Kendisi geldi yanıma. Ben suçsuzum memur bey. Bu böceği ben öldürmedim. Yoldan geçenler öldürdü onu. Siz yine de beni tutuklayın memur bey. Cezaevlerinde şairler neden vardır? Yalnız ben de şikayetçiyim memur bey. Mesala çiçeklerimi solduran geç gelen yağmurdan. Yağmur bey. Pardon karıştı. Memur bey. Şafak Sezer’ in dediği gibi. "Ne memuru alkol bey." 😊 Duran bütün saatlerden şikayetçiyim memur bey. Bir yol var, bir de yolcu. Zaman dediğimiz de tren. Ben ise oradan geçen bir öküz. Sevdiğim kızlar gider o trende. Aynen öyle bakarım. Düşündüğünüz gibi. Tren hep gider... Geriye trenin rayları kalır bir de acılarım. Lütfen şiirde kalın memur bey. Birazdan bağlayacağım sizi mahkeme reisine. Şikayetçiyim. İnsanlar sürekli bir şeylerle meşguller. Tozlu bir rafa kaldırdılar aşkı, namusu. Yoruldum, yorulmak için gencim. Vefayı köpekten. Sevgiyi kuşlardan. Dostluğu atlardan. Yaşamayı karıncalardan öğrendim. Şikayetçiyim memur bey. Biletlerim hep amorti çıktı. Bugün de ölemedik. Piyango vurmadı yine. Oysa o böcek ne güzel öldü. Şimdi cennette. Bu tren cennetten geçiyor mu kaptan? Beni orada atsan. Cam kenarında bir yer yok muydu bana? Yanımda bir de çocuk olsun. Ölen kız çocukları solmuş birer papatyadır. Bunu bilmeli nefsine hakim olamayan katil bahçıvan. Şikayetçiyim memur bey. Bu memlekette adaleti öldüren katiller değil, yargıçlardır. Çocukları öldürenler, yazmaya utanıyorum, ırzına geçenler. Garibin, madurun, yetimin, mazlumun hakkını yiyenler. Sizler, bu mahkemede özgürsünüz. Yarın olmayacak mı memur bey? Dökülecekler elbet yaprakları ağaçların. Hazan vuracak illa ki bu mevsim. Bu devran, bu düzen yıkılacak. Kopacak en sonunda kıyamet dediğimiz o ip. Sen yine de beni tutukla memur bey. Ülkemde katiller, tecavüzcüler gezerken. Sen beni mesela şiirden tutukla. Ben bu kaldırımda bu şiiri yine yazarım memur bey. Yağmalanıyor ağır sağnaklar altında memleketim. Ne kaldı ki şunun şurasında güzel olan. Bütün iyi yanımız sabote, darbe. Tutuklu... Umut, artık ağrılarımıza sardığımız bir bandaj. Her güzel şeyde bir sondaj. Kötülük işinde çalışan bir madenci yüreklerimiz. Her gün yağmalanmaktadır aşk, ar ve namus. Şikayetçiyim memur bey. "Dikkat! Ülkenin amk koydular" yazılmalı bence gümrük kapılarına. Sorarım şimdi sana, ne kaldı söyle bana? Kuşlar, atlar, böcekler, çiçekler? Güzel olan ne varsa kırdılar. Öldürdüler... Ne kaldı geriye? Şikayetçiyim memur bey. O ölen böcek benim arkadaşımdı. Ömer Altıntaş |