Kalbimdeki Kanatların
Örtüsünü kaldırdık gizemin.
Özgürce katman katman ulaştık içimizdeki öze. Gülü kopartmadan kokladık, hiç hoyrat olmadık. İncitmeden de sevebilmeyi öğrendik. Her geçen saniye evriliyorduk üst bir duyguya. Gözyaşımızın sebebi sevgiydi. Hiç korku beslemedik, yer vermedik karanlık, rutubetli insanlara. Bazen bir çocuktu ruhumuz, ellerinde rüzgar gülü. Ve bazen uçurtması semasında kayboldu çocukluğumuzun... Hiçbir eşyaya da bağlamadık mutlu bir gülümsemeyi. Ne kaybetmekten koktuk ne de acıtmasından kelimelerin. Ne gemileri yaktık deniz ortasında ne de kaybolduk her dalgada. Boğulmadan da sevebiliyormuş insan, ne çok şeyi çıkardım sandığımdan. Ve yaktım... çok şey yer değiştirdi... Bazen de alt üst olması gerekiyormuş, kaos gerekliymiş devrimler için bunu da öğrendim. Özgürleşerek ve kanatlarını yakmadan ateşte. En çok gülüşünü sevdim ve mutluluğuyla mutlu olmayı. Ruhumdan bir parçayı verdim ve hissettim yüzü düşünce derin boşluklara çekilirken neşesi. En çok gözlerini çünkü orada parıldayan bir ışık vardı bana ve sana ait. Ruhumdan doğan bir ışıktı çocuğumuz... Ve sonsuz bir mutluluk şarkısı İmkansız olan değerliydi. İmkanı olan ise kolay, değersiz. Eşyaya bağlanırdı mutluluğun adresi. Değersiz taşlarla kıyaslanırdı. Oysa bir çift gözün mavi gökyüzünde nefes almanın sonsuz güzelliğini fark edebilir miydi İmkan? Oysa ete kemiğe sığabilir miydi bu kutsal duygu? İmkansız bunu biliyordu. O kutsal olanı ayırt edebilmişti değersiz, dünyevi olandan. İmkansız aşkların böyle güzel bir yanı vardı. O kendi gezegenindeki kimsenin dokunamayacağı bir hayal adacığıydı. En değerli olana... |
Özgürce katman katman ulaştık içimizdeki öze.
Gülü kopartmadan kokladık, hiç hoyrat olmadık.
İncitmeden de sevebilmeyi öğrendik.
Ben bu dizeleri çok sevdim, yıldızları hak ediyor