hazinemfırtınalar kopardığın denizin, kıyısına vurdum tuz kokan, güneşin sarısıyla kavrulan kumsallarda ararken sevdayı, tabanlarımı gıdıklayan dalgalara sordum seni.. bir türlü anlatamadım bu şehre ; alıştıramadım caddelerine , bendeki sensizliği.. acmı tanrının duyduğu yerde çektim ; artık günahı bilmeyen bir bakire kadar gerçeğim.. ruhu fırkasız, adamlığa yetmeyecek ham saçmalıklarla yaraladım bedeni, sensiz ve sevgisiz mısralar doğurdu şiirler, yer yüzünü, gözlerindeki göğün mavisinden ayırdım, ucuz ölümleri tattım hançer bakışlarında, yeşil dallarına kırmızı çiçekler işledim.. zambak beyazı sayfalar açtım aşkına karanfil pileli gelinlik diktim yarınlarına, sana benzeyen çocuklar büyüttüm korkularından ırak, geceden erken yaşlandım saçlarıma değmeden dolunay; sabırsızlığı vurmadan pencereme çırılçıplak... seni bir adım uzağımda düşünemeyecek kadar severken, kılıç soğuğu gurbete düşürdüm yollarımı.. başımı yasladığım dağların sert kayaları, kirpiklerime tutunamayan göz yaşlarımla yosun tuttu, kalbimi , yüreğinin ırmağında yıkadım; ateşin gölgesinde ısıttım geceyi, şehirler kurdum adressizliğime.. son bir kadehe daha doldur hasretini; ve bir tel kopar saçlarından, gösterebilmek için herkese servetimi... ..................hayatın yüzünü güldürdüğünü görebilirsem; ..................sonrası yalnızlığımla, bir ömür mutlu kalabilirim... karan ##sis ve gizem |