KARA ZURNA (54)
Bir sürü
iyi haberim var sana Ata’m, ama neresinden başlasam bilemiyorum bir türlü. Haberler o kadar çoklar ki, -İki çokun çoğuluğu buraya iyi oturdu, aferin- kararsız olduğumdan tabi; Hangi iyiyi önne alacağımı bilemedim. Acaba az iyiyi sona bırakıp mutlu etsem mi kendimi, yoksa en iyisi ile başlayıp olayım mı teselli? Yada yalnızca sonuca bakarak, -tabiki tüm ilkelerini unutarak- dünü-bugünle mi karşılaştırsam? Ulaşılan iyinin dahada iyisini beklemeye razımı olsam yine Ata’m? Bak koyamadım iyimserliğimi sıraya, en iyisimi başlıyayım anlatmaya; İlkin Köy Enstütüleri’ni açtık, kızdırdık toprak ağalarını, kapattık. Dahada müminleştirerek köylüyü cahil bıraktık-yaptık sürü, tarikat-şeyh-ulema-imam atadık başlarına çoban. Birde; Amarika-Pensilvanya’dan Balyoz ve Ergenekon kumpasları ile, Fettullah Gülen adlı hain bir imam, askeri okulları geçirip ele, orduyu devre dışı yapmış, devleti emrine katmış amma uzun adam gelerek; “Paralel-paralel!” diyerek, kurmuş yalalelli’sini sonra; Rüşvetcikler, hilecikler, yüzükcükler, gemicikler ve itibardan tasarrufsuz vakıflarla, durmadan para basan bin-atlı akıllarla ulaşmışız biz Korana’ya. Ne kaldı kasada para, ne bankada döviz, ne yerli tohum nede araba üretmiyoruz artık biz, senin kurduğun fabrikaları sattık, bir yerlere saray yaptık, araplara kat karşılığı vatandaşlık verdik sığınmacılarla yoksulluk-enflasyon-işsizlik... Derken bu hallere geldik. Tek ümit senin İş Bankası hisselerinde; “ Bunun neresi iyi?” deme, mirasçın değilmiyiz biz; “ Çalışmayız-övünmeyiz ama nede olsa vardır sana güvenimiz!” |