HADDİNİ BİLMEK/BİLEMEMEK
HADDİNİ BİLENLER/BİLMEYENLER
Sınırının ne olduğunu bilse de Haddini bilemedi akıl Bir kirli duygu dedi ki; “Senin olmalı bütün akılların yaşadığı mekânlar” Haddini bilmedi diğer akıllar “Haddini aşmalı benim aklım” dedi bencil Eşek arısı kovanı gibi kafatası biçimsiz Kıvrımlarını yitirmiş kefen bezi beyin Tek düşüncesi tek hükmü tek eylemi tek neticesi Haddini bilmemek Biliyormuş gibi davranmak Hangi dağ Hangi bulut haddini aşmış Hangi ırmak öfkesinden içmiş suyunu Hangi karınca yürümüş bilmediği başka yolda Güneşin haddine mi batıdan doğmak Haddine mi Dünyanın yörüngesinden sapmak Haddine mi ayın uydu olmamak En vahşisi şu âlemin Bilir haddini İnsan denilen mahlûk haddini çizer başka bir insanın yüzüne Haykırır insan ölüsü kulelerin üstünden “herkes haddini bilecek” Haddi yok Dünyanın Sınırları hiç yok Tarafsız doğa tanrısının kalemi defteri yok Dağıtırken doğa nimetlerini Veresiye defteri Borç listesi hiç yok Haddini bilenlerin dükkânında Satıcı yok simsar yok! Ne zaman haddini bildi bir firavun Ne zaman iki kişinin arasına kazıldı bir çukur Ne zaman taşlar duvar oldu yolları bitiren Ne zaman insanların rengi fark edildi Ne zaman birisi sen uzun ben kısa dedi Ne zaman birisi ben bir din buldum dedi. Ne zaman aç bırakıldı ağaç Ballarını çalanları neden bilmiyor arılar Ne zaman ekmekten önce sözler yutuldu Ne zaman su insanın yüzünden pişman oldu Kafeste ne zaman öldü bülbül Arenada ne zaman insan yüreği didiklendi Ne zaman içti insan kendi kanını Haddini bilen ilk kimdi Ne zaman sırtlanlar öldürmeyi başkasına bıraktı Ne zaman yılanlar çocuklara sarıldı Piyon ne zaman icat edildi Ne zaman… Ne zaman haddini çizdi insan Ne zaman haddini yıktı insan İnsan sürüsünün bir çobanı bir insan, gücüyle güle güle nasıl çizdi kendi haddini. Dikenli tellerin haddinde milyon insan İnsancıkların haddi bir lokmanın kapladığı Ağız boşluğu Hadsizlerin haddi iç kanama Hadsizlik yasalarını icat etti Aklının haddini bilmeyenler Din’ini kaçırdı ördükleri ağın kafadan bacaklılar. Haddi dinin aciz birinin boş beynindeki Görmedikleri tanrıya İnandıkları hayal ettikleri kadardı Fermuarlı peçeleriyle Makarna ziyafeti şenliğinde Kapkara hatlarını şımarttı kadınlar Celeplerin elinde ikiz kuzulayan Dörtlü sürülerle armağan edilirken çobanlara Haddini bilen inatçı keçilere Benzemiyordu hiçbiri Din içmişlerdi kana kana Beyin salatası kafataslarında Hiçbirisi seslerinin haddini görmüyordu. Fermuarlı gülüşlerini görmedi hiç kimseler Bilir haddini mevsimler Karların erimesine üzülmez bahar Baharın çiçeklerini gülerek karşılar yaz Sonbahara nefretle sitem etmez bahar Çiçekler çiçeklere gülümser sadece Eriyen karlar haddini bilir Köpük köpük dereler bağlanırken çaylara Irmaklar nehirler haddini bilir Bizim ne haddimize deme güzelliği vardır doğanın Yaşamanın doğru yasasıdır bu Bilmek haddini “Benim kim olduğumu biliyor musun?” Diye sorma hakkı Vardır, kendini bilmeyenin Haddini hiç bilmeyenin, hadsizliği vardır arkasına sığındığı piyonlardan aldığı cesaretle haddini çizenler vardır hep Karakalemleriyle siyah zeminlere Kalemleri kılıç Mürekkepleri kan olanlar Kılıcı kalem mürekkebi sevgi olanlara haddini bildirirler Kimsenin haddine değildir buna direnmek Çok paralı az insanların ardında parasız çok insanların kazan koklaması açlığın ses sınırını zorlayan tok haddinde sözleri olmayan sessiz bir ağıttır Kelepçesiz duvarsız Tutsak yaşamak Din uykusuna yatmışların bol kemikli Rüyalar görme özgürlüğüdür Hiç haddini bilmedi tanrı Hor kullandı taşeronu olan insanları erdemsizliğin haddinde din pazarlanmasına Doğanın cümle bitkisi hayvanı börtüşü böceği Ağlamanın haddinde kalakaldı Din yemekten geçmedi insanlar İnanç içmekten geçmedi âlimler Ayyaşlar utandı Haddini bilmeyenlerden Bir Afrika savanı Dünya Av insan avcı insan Haddi yok avlamanın avlanmanın “Kendi adımıza düşünmek haddimiz değil En iyisini sen bilirsin sahip! Kutsal kitapla toprağımızın nasıl yer değiştirdiğini sormak ne haddimize sahip!” “Bizim şükrettiğiniz tanrı, sizin küfrettiğimiz tanrı oldu sahip! Yine de her şey sizin elinizde sahip! Şimdi şükretmek ne haddimize sahip!” “Dünyanın haksızlık yasası bu sahip! Düşünmek Gülmek ne haddimize… Zor yaşamak, sürünmek, ölmek… Bizim haddimiz sahip!” Bizim haddimiz… Yok! Ayaklarımız ellerimiz, dillerimiz, kulaklarımız… Sadece gözlerimiz ufuk çizgisi haddinde Sadece bakıyoruz Haddimiz bu kadar sahip! Şuayip ODABAŞI 24.03.2019/Kepez/Çanakkale |