KORKUSUZ KORKAK
Gözü pencereye dikilmiş, yavaşça nefes aldı.
Kafasını çevirdi. Peki, şuradaki kadın... Bilmiyorum... En azından, burası değil. Bakışındaki okşayışı cildinde hissediyordu. Güven verici bir dokunuş gibi. Onu arzulamıyordu, hayır, öyle arzulamıyordu. Onu çevresinde görmek istiyor. Sana asla yeterince teşekkür edemem. Hayatımı borçluyum sana. İyi olacak, göreceksin. Ya senin için, senin için de iyi olacak mı? Çocuklardan en küçüğü, Carly, ağzını açmadı. O cinayete gören tek kişi değil mi ? Kaza onun yüzünden olduğu halde kimse onu cezalandırmıyor. Bir saat sonra, annesi yemeğini getiriyor. Her lokmada, sanki adamın bir parçasını yutuyormuş gibi geliyor ona. Bu hissi hiç unutmayacaktır... Her zaman her şeye hâkim olmak isteyecektir. Ağzını, belleğini ve bütün ruhunu yıkamak istiyordu. Cesetleri bulmanız benim için ağır bir darbe oldu. Oysa şimdi, bilmecenin parçalan teker teker yerine oturuyor. Değil mi ? Açılmış kafatasları, eksik birkaç kavalkemiği... Hâlâ orada mı? Hayatın cilveleri ne kadar güzel, değil mi ? Çocuğun bir katil zanlısı... Kent yavaş yavaş kabuk değiştirmeye başladı, Sonbahar geliyor... Bu kesin. Öyleyse, kendimi neden mahrum edeyim? Yağan Yağmurun beni temizlemesi lazım. Öylesine körpeydi ki, iştahım kabardı. Doğru, böyle bir şey yapmak. Bütün o izleri bırakmak beni geriyor. Carly elbette ötecektir er yada geç. Siz... İğrençsiniz, diye güçlükle homurdandı. Ya! Öyle mi diyorsunuz ? Ben sizinle aynıyım, ama aradaki tek fark, ben bilinçliyim, ben dikkatliyim. Gerçeği sadece ben biliyordum. Ve o zaman sustum. Neden, hâlâ bilmiyorum, Onlara hiçbir şey anlatmadım,anlatamadım... |