MOZZARELLA
İki saat önce indim uçaktan. İlk uçağa atlayıp geldim
Evime girerken şafak yeni söküyordu. Yorgun ve yaralı bedenime her türlü enerji kaynağı iyi geliyordu. Yerde bıraktığım kan izlerime, rastladım. Evin köşe bucak pislik içinde idi. Birbirlerimize baktık. Kazayı değil, kaza sonrasında olanları saklamak istiyordu o. Ve de kaza sonrasında oynadığı rolü. Üzerinden duman tüten kahvesine bakıp sordu. Kesinlikle emin misin ? Onun bu cinayetle ilgisi yok. Kaza olması gerekiyordu ? Dört saat oldu diye düşündü. Tam dört saattir yoğun bakımda. Bana ısınmam için verdiğin palton. Ceset kokuyordu. Rüzgârın uğultuları arasından yaklaşan ambulansın sirenini duydu. Elini yaranın üzerine bastırıp ılık kanı ve yapışkan eti hissetti. Ses yükseldi, yakınlaştı. Göğsünden vurulmuş dedi hemşire Bir yılanın zehirli dişleri gibi vücudum ısınıyordu âdeta Önlerinde kapkaranlık bir cadde uzanıyordu şimdi. Ambulans ilerlemeye devam etti. Omuzlarıma sardığı paltosu kadar sıcak duygularla kendisine baktığımı biliyordu. Soğuktan çenesi sürekli titrediği için konuşamıyordu. "Ben onunla ilgilenirim," dedi Doktor "Onu görmedim?" "Tamam, tamam," diye mırıldandı Doktor. "Her şey yolunda." Ayak seslerini duyabiliyordum şimdi. Beni öldürmek için geldiler. Koşup derhal evden dışarı çıkmam gerek Yine kırılan bir cam sesi duydu. Nereden girmeye çalışıyordu eve? Bu ses verandanin kapı camı olmalı idi Kapıyı açıp yavaşça içeri doğrudan kaydı. Birden aklıma geldi: Cep telefonum! Kahrolası telefonu neredeydi? Tanrım, sana şükürler olsun dedi içinden ve 911’i tuşladı. Cam parçacıklarından biri ayağına batmıştı. Ayak tabanı kanla ıslanmıştı. Dışarıdaki gölge pencereye doğru yöneldi Karın üzerinde hışırdayan bot seslerini duymaya başlamıştı şimdi. Bir adam verandadan örümcek misali tırmanıyordu. Fosforlu saat kadranına baktı. On bir kırk beş. Teri üzerinde kurumaya başlamıştı. Bu kadar heyecan onun için bulunmaz Hint kumaşı gibiydi... İşte yine aynı ses. Sanki biri duvarı tırmalıyor. Kalbi yerinde fırlayacakmış gibiydi. Duyduğu her çatırtı ona birinin ayak sesi gibi geliyordu. Gittikçe yaklaşan kulak tırmalayan o ses. Sadece siluet halinde seçebildiği adamlar sessizce bedenini izliyordu. Bu donuk, ruhsuz yüz ona hiç de yabancı değildi. Kulak kesildi bir an evdeki seslere. Uça uça merdivenlerden aşağı inip yeniden mutfağa geri döndü. Yumuşacık taze mozzarella peynirini küçük küpler halinde kesti. "Zanlılardan birini tanıyorum," "Bir zamanlar evliydim onunla." Peki acaba bu Noel akşamında o nereye gidecekti? acaba? :) Evine mi ? Ölümüne mi ? :) :) Mutlu Noel’ler 911 :) Bu akşam da yalnızlığı biçtin işte. |
Çok gizemli
Bence bunu makale kısmına atmalısınız
Dehşet güzeldi
Kutlarım 👏👏👏