istanbul’un üstünden seneler geçti ne ben ona ne o bana alışamadık geldiğim güne kadarmışım gerisi afet yıkım deprem deva artık neye yarar . hayatın mı ömrü yoksa benimki mi bitti anlamadım beddua desek bizi tutar korkarım vakfem özlemeye durdu artık hatırlarım akıp giden çağlayıkları
bağladım şu hayatı bağlamanın bağrına çeşit çeşit vururum taşlar filizlense ayrılığın sonu kara toprak mı
içimdeki maziler kendini tutsak etmiş duvarlar ezgi dolu içine çökmüş bir bir,
paslandı
bu hayat bizi yaktı, yıktı da geçti birkaç günlük latifi heyhat... alelade fırlatsam baş yarar, o sabrım taştı umutsuzluğun göğü karanlık kara bulutları var gün ayni gün
manalarımın üstadı oldu aşk kafasına göre yorar beni örtümün altına gizlenmesem de kum gibi karanlıkların içindeyim
tuş olmanın tadı damaklara çalınmaya görsün hayat memat can canan hepsi sabah kahvaltısı...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
kahvaltılık ömür şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
kahvaltılık ömür şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
geldiğim güne kadarmışım gerisi afet yıkım deprem deva artık neye yarar...
Yoksul dostum, geldiğim güne kadarmışım. Hadi bu ifadenin üzerine bir kitap yazalım. örtümün altına gizlenmesem de kum gibi karanlıkların içindeyim. Ya hu örtü olan karanlık işte. hayat memat can canan hepsi sabah kahvaltısı...
Yaş kemale erdimi böyle şiirler de yazılıyor işte.