GURBETGurbet dediğimiz ince bir sızı, Ne gecesi aydın, ne de gündüzü, Yüzü gülse bile, gönül öksüzü; Adem’le, Havva’nın arası gurbet, Özlem de yüreğin yarası gurbet... Ellerimde gurbet, gurbet dilimde, Döktü yaprağını gurbet dalımda, Ne yana döndürsem çıkar falımda; Şimdi iki kaşın arası gurbet, Nere gitsem, işte, orası gurbet... Gurbet dediğimiz, Eyup’da sabır, Gurbet dediğimiz, aşıkta kibir, Gurbet dediğimiz gönülde kabir; Acı gönlümüze dizili düşer, Gurbet alnımıza yazılı düşer... Gurbet firak mıdır, yoksa ırak mı, Gurbet hasret midir, yoksa merak mı, Nereden geçerse, çöl mü, çorak mı? Gurbet susuzluk mu yanan yüreğe, Gurbet sonsuzluk mu, yaşlı küreye? Asıl korkunç olan, benim gurbetim, Gönlüm ayrı düşer, gözlerim yetim, Bu olmalı benim, ilk kıyametim; Günle, ay arası zulmettir düşen, Yıldızlar ki birbiriyle didişen... Yine gün batımı işte ufukta, Öğütürler beni bir dişli çarkta, Ha yakında olmuş, ha da ırakta; Ömür diye bir gurbeti yaşarım, Bazen durup aklımıza şaşarım! Hayrettin YAZICI |
Gönlüm ayrı düşer,gözlerim yetim,
Aklım firar eder bitmez gurbetim!
Günle,ay arası düşer zulumet,
Her gün batımında kopar kıyamet!...
Yine gün batımı işte ufukta,
Öğütürler beni bir dişli çarkta,
Ha yakında olmuş,ha da ırakta,
Ömür diye gurbetleri yaşarım,
Bu ne dünya!.Aklımıza şaşarım!...
çok çok güzeldi, dört dörtlük bir türkü olmuş, tebrikler.