YİRMİ BİR MARTÂn be ân arıyorduk şiirlerde kusuru Olmuştuk muhabbetin azat bilmez esiri Hecelere yükleyip en muhteşem tesiri Kalemimiz kâğıda fikrimizi sürüdü. Yaşadığımız her gün alelade bir gündü Mart’ın yirmi biriyse edebiyata ündü Dünya Şiir Günü’ydü lâkin yasa büründü Dostum Hülvani Baştuğ bugün Hakk’a yürüdü. İki bin on dört idi Hülvani’yi götürdü Salyazı’dan alıp ta Ankara’ya getirdi Toprağın bura deyip başkentime yatırdı Hakk’a çağıran sesi, çok seslerden gür idi… Bin dokuz yüz yetmiş üç Âşık Veysel’i aldı Sadık yâri toprakta derinlere kök saldı Ardında yürüdüğü uzun-ince yol kaldı Görmeyen gözleriyle görenlere pîr idi. Ekinoksu yaşarız, hem yılda iki defa Devran böylece döner onda gizlidir vefa Kimisine ızdırap, kimilerine sefa Yaşatırken evrende Mart tam yirmi bir idi… Down Sendrom diyorlar ay yüzlü çocuklara Sevgiyle koşuyorlar açılan kucaklara, Gizlenip saklanmadan hep köşe bucaklara Ortaya alınanlar kin gütmeyen ser idi. Gece gündüz eş bu gün farkı yok birbirinden İnsanlar da eş olsa sıyrılsa kibirinden Zaman, mekân ve insan hayalin çilbirinden Tutup sürüklenirken beraberce hür idi. Girdabına düşünce bilinmezlik nehrinin Sormadık bedelini cıncıfırlı mehrinin Oysa ki gün geçtikçe kaybettiği behrinin Ervahı dünyadaki tamahlara kür idi. Bugün hep çiçek çiçek açıyor cümle nebat Bir çiçekte gizlidir tohum ve hayat-memat Nevruz dendi bu güne ömrü kaplar bu ebat Baharın müjdecisi zannetmeyin sır idi. Saymakla biter mi ki yirmi bir mart enleri Sarı, kırmızı, yeşil... İlkbaharın genleri Gelecek günler için temel edip dünleri Aydınlığı kollarken karanlığa sur idi.. -muhacir bozkurt- Mustafa KÜTÜKCÜ 21.03.2020 – DENİZLİ. |