Canım
O deniz yolunu hiç unutmadım sevgilim
Ağırbaşlı bir rüzgar gibi görürdüm estirip gelişini O gizemin o derinliğin nasıl da çağrıştırıyordu maviyi Hatırlarmısın.. O yaz Mavi deniz ..sand diamond.. Türk köylüsü Kuvay-ı milliye Kırmızı notalarıyla Mimoza gibi açardı yeşillerde Fonların en güzeliydi oyun müziği.. Nasıl dinlerdik seninle.. dalların yakasında süs iğnesi kalp çiçekleri Yağmursuzda kalsa parlardı pembeleri Hülyalı aralıktan gölge renkli yollara düşerdik ardından Ara ara maya kokusu sızdıran kahve içtiğimiz o salaş mekan Kıyısında yosunlar burgeler ötesinde burçaklar ne çok yeşildi .. Biliyormusun adımızı yazdığımız akasya ağacının yapraklarını bölük pörçük yapmış kırmızı örümcekler.. Uçmak 1.. derslerinin ilk bölümünde deneme yapan martı yavruları vardı ya .. Hani büyüyemeden kayalık çiğdemiyle mart’ı mezarlığı arasında gözlerini yummuşlardı... Sert esmiş rüzgar Kırılmış gürgen dallarından Yaprakları örtmüş üzerlerini Şu sarı güller kaç kez sarsılmışta Çözülmemiş bağlarından.. Şimdi bulutlandı canım buralar sonbahar tadında Sende yoksun ya yarıya iniyor aydınlık baharın yası gibi Nisanda kahverenginden uzaklaşıp iyice sarışın olma hevesiyle boyanacak saçları İlkbaharın Bak yine basmıyorum çimenlere Bükülüyor boyunları Ihlamur da çiçek açmamış çocuksuz ev gibi .. Yemyeşill tırtıllar var burada.. ah nasıl oluyorda Dönüşüyor kelebeğe.. Doğmak ve ölmek bir günlük rüyaları... Kahverengi dalda oluşan yeşil gibi Yeşili veren kahverengi degilmi? Şu limon ağacı beni severdi Ben de şu inciri Güneş bulut arasına girsede Seviyorum seni gibi.. Kuşlar tek tük bugün.. Suradaki cicekde kanatsız kuş gibi.. .. Rana.. |