GILGAMIŞ DESTANI’NI AMELİYAT EDEN MORT OLMUŞ DÜŞÜNCELERE DAİRGeçmiş fi tarihli zamanın Hicaz Faslından dem vuran, Artık köhnemişlerin başrolünü oynamakta olan, yitik umutlardır; Teneşirde boylu boyunca uzanan Ege esintili duyguları gıdıklamakta. Efes Antik Kentinin fedailiğini yapmakta hüner, Uzaklardan görünür, sözde savaş tanrısı Ares’in attığı sivri uçlu oktur, Apollon’un sırtında taşıdığı saf bembeyaz kalkanına saplanır. Didim’deki Apollon Tapınağı’nda, isyan ve ricat döneminin çanları başlarken, Olanlardan an be an haberdardır Bergama daki altarında Zeus. Zırhlarla kaplı kılıç başlı atına biner ve bir çırpıda gittiği Hierapolis antik kentinin hamam kompleksinde, Venüs’e sırtını keselettirip, Bol köpüklü sabunlu suda gerinerek şöyle bir rahatlar. Bodrum’daki Halikarnassos’da balık yeme zevkinin de depreştiğini anlar. Bu arada Podos da boş durmaz, Thetihis ile sarmaş dolaş; Ege Denizinin berrak mavi sularındaki şelalede emsalsiz duşunu alıp, Afrodit’e, ha bire attığı“aşk” mesajları ile haşır neşirken, Orfe, müzik dünyasının içinde kaybolup, Diyonizos’a şarap siparişi verir. Pan ise, uzaklardan bir alaycı gülümseme ile durumları kolaçan eder. Hypnos, pür dikkat başlarında dikili nöbetindedir. Bir köşede has bel kader sohbete dalmış olan suskun günbatımı ve hüsran, Çıkabilecekler mi, üstlerine yıkılacak olan o muazzam enkazın altından. Tökezleyerek, kır yolunun yarısında mars olup, ağlama seansında dümbelek. Kabak çekirdeklerini, kirli dişlerinde çıtırtmaktan zevk almaktadır felek. Zaman aç, akrep-yelkovanlı zarlarını yaşam tavlasına atmayı zannediyor kar. Gılgamış Destanı’nı ortadan ikiye ameliyat etmiş, mort olmuş düşüncelerdir; Afiyetle sulu sarımsaklı işkembe çorbasını iştahla kaşıklamaktalar… (14 Şubat 2017 – 11.Şiir Kitabımdan) |