Kelebeğin Rüyası
Sustu gönül fermanım!
Ahlar yükselirken ruhumun aynasından, Artık ağıtlarım duyulmaz oldu sağırsızlaşan kulaklarında, Boğazıma düğümlenirken sevda hıçkırıkların, Sol yanımda dizginleşen kırıntılarıma acılarını bahşediyordun nefret meyilli bakışlarınla, Düşler sokağında ararken huzuru andıran Ela gözlerini, Yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına ayaklarıma dolanan gururunu ekiyordun yitip giden kirlenen duygularda, Hadi,şimdi as beni karanlıklarına! Satırlar ölüm kokarken ayrılığın girdabında, Solmaya mahkum umut parçacıklarımı topluyordum aşkımızın temsili çınar ağacının toprağında, Ve sessizliğin rıhtımında yaslarken elem dolu sırtımı hüzünbaz sözlerini, Kirpiklerinden dökülen aşk (sevda) yaşları kırılgan kalemime intihar süslü mısralar nakşediyordu.. Ama ne çare Dilba Hanım! Gidişin mazime leke sürmüş kelebeğin rüyasını anımsatırken, Behçet Necatigil misali şiir uğruna Şair hecelerimi ölümün soğuk yüzüne gömmüyordum.... (Değerli Üstadım Yılmaz Erdoğan ’a ithafen) |
Güzel bir şiirdi, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şairimi içtenlikle KUTLUYORUM...