ZOR GELDİ BANA
Perişan bir halde, gidiyorken sen
Ardından ağlamak, zor geldi bana Gözlerinle veda, ediyorken sen Özlem kalbi vurdu, kor geldi bana Benden göz yaşını, sakladın amma Bakışınla biraz, yokladın amma Dur dermisin diye, bekledin amma Bu mecbur kalışım, ar geldi bana Hasreti bir görsen, o ne ihyişam Tek başına kalmak, değil ki yaşam Yokluğunu ilk kez, yaşarken akşam Sanki koca Dünya, dar geldi bana Gurbeti aklına, yâr kimler soktu Seher yellerinde, ak tenin koktu Bakışın aradım, karşımda yoktu Nasıl yaktı bilsen, nâr geldi bana Hala düşünürüm, bu ne garabet Hakkındır her yere, gidersin elbet Ayırdın sonunda, diyar-ı gurbet Uzun çatal dilli, mar geldi bana Hüsrana dönüştü, her geçen anım Nerdedir şu anda, derde dermanım Uzun geceler de, feryat figanım Bülbül gibi ah-ı, zâr geldi bana Kaldı mı çevren de, halini soran Giden geri gelmez, yok hayra yoran Lüzumsuz başında, fırtına, boran Saçım da beyazlık, kar geldi bana Sadık DAĞDEVİREN Aşık LÜZUMSUZ ETEK YAZILARI GARABET: yadırganacak bir yönü olma durumu, yadırgatıcılık, tuhaflık. MAR : Yılan FİGAN : feryat, kahretme, acı ile, ıstırap, bağırmak, velveleye vermek AH-I ZÂR: Ah edip, inlemek HÜSRAN: Hayal kırıklığı, beklenenin aksi BORAN: çok sert yel, şimşek ve gök gürültüsü, dolu ve sağanak halinde yağmurla ortaya çıkan hava olayı. |
Derya olup sana doğru çağladım
Neden sen güldükçe ben hep ağladım
Seninle ömrümde har geldi bana