EHL-İ HARABAT
Kan yerine gözyaşı akar damarım benim
Umudun her bir taşı gönül imârım benim Ne aldım ne de sattım gâm keder biriktirdim Başkalarına sorsan, boştur pazarım benim Ne söylerim derdimi ne şikâyet ederim İçimde gizli, ahım; budur efkârım benim Tûl-i emel sahibi olmadım hiçbir zaman Vaktini bilmem ama hazır mezârım benim Her yer târ ü mâr olup bülbüller suspus olsa Yeşermiş tek bir yaprak olur baharım benim Münzevi bir hayatı sürerken tek başıma Derunumdaki suret, gönül nigârım benim Saray ve kâşâneyi bilmez harâbât ehli Yıkık dökük kulübe muhkem hisarım benim Sükûtum bir lisan-ı hâfî hükmünde olup En müşkil halde dahi yoktur izhârım benim |