direniş
sağanak yağmurlar yıkıyor kenti,
gri ve kirli tonlarında renklerinin en boheminin; grinin... gölgesinden sızan tüm sıvılarla. içine usul usul sızıyor gece şah damarına değin yanaşıyor en korumalı surların bir bir yıkılıyor, son kalen şah damarın teslimiyete direniyor adeta. güneşin batıdan doğma ihtimali geçiyor ırzına uykularının derken, direniş şiirleri yetişiyor imdadına içine sürüklenirken bataklığın... direniş destanları yazan bir ülkenin sana en aşifte mirası kurtarıcı oluyor. güneş doğmamak üzere batarken, göz kapakların direnişe bile direniyor. şehir seni zehirliyor, gürültüyü, görüntüyü, ve dumanı kullanıyor silah olarak için için, istekli bir yok oluş sunuyor avuçlarına. bir siyanür melodisinin büyüsündeki altın kadar can atıyorsun sevişmeye olan oluyor ve ölüm dudaklarından öpüyor. bir kitapçıda tabureye yığılıyorsun, elinde eski püskü bir kitap, sayfaları dağınık ömrün gibi sen ona o sana dalıyor, sen onda o sende yitiyorsunuz bir kaç insan seni okuyor sanıyor, oysa yaşıyorsun yeniden doğuyor, yeniden yaşıyorsun ve yeniden ölüyor.... kitap sayfalarına sığınmış tozlar kadar ağır yükler sığınıyor zihninin karanlık çeperlerine. gözler seni süzüyor, sen hayatı, kim daha iyi kıç kırıtıyor bu sorunun cevabını arıyorsun... bir şans daha, damarlarında dolaşmaya başlayan istek bu sağanakla yıkanan kentten, batıdan doğan güneşten uyuma ihtimalinden, ıssız sokakların karanlıkla sızdığı zihnine tecavüzünden arta kalan bir şeyleri ön cephesine sürdüğün direnişinin ismi bu olacak;" BİR ŞANS DAHA YAŞAYABİLMEK İÇİN....." |