HIÇKIRIK...Bir yangının muadili ne ola ki? Batan dipçiğinde mevsimin iri başak taneleri: Hükmeden yargının, yerginin Müspet menfi her söyleminde Karaçalı misali Öykündüğümüz yarınların da bedelini Ödemekle yüzümüz dönerken beyazdan pembeye… Sözcükler, baskınına uğrayan aşkın: Bir ihanetse aşk, yalnızlığa çemkiren Münazara eden üç beş yalın imge Göğü titreten kudretin varıp da mealine Kanıt toplamakla geçer de geçer ömür Gideri olmayan bir hüzün Biriken deminde kaynayan isyan Kararan her öğün Oysaki göğün metaneti idi yüz döndüğüm. Rotası dingin ya da rutin bir keramet Kayrası yükümlerin İç burkan bir tecelli olsa olsa Bam teli mısraların karıp da günü Savrulan bir yaprağın duyulmaz hıçkırığına vakıf O kayıp tebessüm. Mevsim irisi bir yok oluş şarkısı Sezilerde yatan ibadetin de iz düşümü Elbet de menevişlenen gecede saklı sağanağın Tutup da ensesinden Atamadığın o uçurum Düşmeye yakın döndüğün kıyısından. Ölümü nakşeden bir terennüm Sözcük avına çıkıp da günbegün İllet hezeyan inhisarında mütemadiyen Dizlerinde kalan son dermanla çöktüğün Bir cennet bahçesi imkânsızlığın güdümü Yana yakıla yaşamakla geçer ömür dediğin Elden bırakmadıkça rahmeti. Eş güdümlü mavi ve aşk; Sapandan fırlayan yeknesak bir taş elbet: Hedefi tutturamadığın da bir hürmet Sevmelere dair kaybolan yüzünde mutluluğun Elden bırakmadan içindeki niyeti. Sure tadında olmalıydı oysa yolculuk: Bilfiil neşriyatın da tutsağı bir diyet: Kopuk imlerde saklı teselli Görünmezliğin mealinde bir kor ateş: Gıyabında verilen her karar Kadere dokunduğun kadar Kederin sana sunduğu her tuzak; Göğün mermisi iri çiy taneleri Sevgiden yana hicap duysan da zaman zaman Mahşerin başlangıcı gözünden düşen her yaş İmdadına yetişen bir dirayet Rabbin ışığına teslim madem benliğin Yanıp yandığına da değmedi mi çektiğin Bunca eziyet? |
sapandan fırlayan yeknesak bir taş elbet
hedefi tutturamadığında bir hürmet
sevmelere dair kaybolan yüzünde mutluluğun
elden bırakmadan içinde ki niyeti
kocaman tebrikler
harikulade
yüreğine emeğine gönlüne sağlık
selam ve iyi geceler