Sevdadan ölen benim
Ben, Ömer Altıntaş.
Yirmi üç yaşında. Şair... Bu şiiri yazabilmek için yıllarca bekledi beni zaman. Ve şu oturduğum koltuk ve kalem. Yirmi üç yıla senet imzaladım Azrail ile ben. Oysa yaşadıklarımdan anladığım tek şey hayatta kalma, mücadele ve para. Yaşamadıklarımdan ise aşk... Bir güzeli severek çürüdü gençliğim. Faiziyle öderken şimdi yaşayadıklarımın taksidini kadere. Aşktan bana kalan hisse yalnız şiir oldu. Ve dünya dönerken etrafımda anladım bunları. Genç ve delikanlı oldum. Tek tabanca, yalnız. Sırtımda ev ekmek, kafamda umut dolu düşünceler ve gülümseyen bir baret. Çalıştım... Bileğimle, namusumla. Haram yemeden rızkını aramak gibi. Ve haram sevdalara düşmeden seni sevmek. Anlatamadıklarım oldu ve yazdım. Gözlerin çok güzel. Ve çok güzel... Bir daha güzel. Havlu attırdı, ipotek altına aldı beni gözlerin. "Yiğidin kamçısıdır borç" dedim. Çekinmedim, seni sevdim... Ve yazgıma bir şerh düşürüldü, "Sevdadan öldün." Zamandır aktı geçti. Nehir duruldu. Kan kurudu. Her şeye rağmen kaldı, kursağımızda kaldı. Yüreğimizde kaldı. Yosun tutmuş kayalarda kaldı sevda. Kalbim şimdi tebliğ tebellüğat. Kalp ile tasdik, dil ile ikrar. Ve her şeye rağmen şairdim. Aklın işi değildi şiir. Yani yenik düştüm. Sevdim... Unutmak en büyük savaştı. Ve flamaları çekti aklım, boykot uyguladı anılarım. Ne varsa hücum ettiler bana. Sıkıyönetim, gözaltı, şartlı tahliye, açlık oyunları. Referandum ve darağacı... İşte ölüm. İşte ben. Aşktan arta kalan benim. Benim adım şiir... Ölen benim. Ben, Ömer Altıntaş. Yirmi üç yaşında. Şair... "Sevdadan ölen benim." |
İşte ölüm.
İşte ben.
Aşktan arta kalan benim.
Benim adım şiir...
Ölen benim.
Ben, Ömer Altıntaş.
Yirmi üç yaşında.
Şair...
"Sevdadan ölen benim."
Güzel şiirdi, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şairimi KUTLUYORUM.