SANMA SAKIN SANMA...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın ‘’İnsan acısından utanır mı? Döktüğüm yaşlarla zehirleniyorum…’’ (Alıntı) Tuşa gelen sessizliğin kirpiklerini öpüyorum belli ki duman altıyım ben bu yenilgide üstüne üstük kıskanıyorum yandaş gözyaşlarımı ve ısrarla sevip özlüyorum mavi yorgunluğumu öyle ya, sevgili: harında nükseden bir acıdan çaldım ben seni… sonrası mı? Bekle ve gör, mavi turnam… Zamanın ensesine yapıştı aynadaki aksim: Belli ki lanet rüzgârın dindiğini sanmıştım Uysalca gerindim Umarsızca silkelendim Giyinmeyi unuttuğum mutluluğun duasına çıktım Veri tabanında iri damlalar vardı güncemin: Seyrelen saçlarında ömrün Devasa gölgeler Ruhumu askıya alan bir düş Kekremsi tadında ölümün Yeknesak bir d/okunuş: Elbet ihbar ettiğim idi iç sesim Müdahil olduğum gösteriye Bir nebze de olsa firar etmeden dünden, hüzünden Kapaklandığım yokuş Ne de olsa mavinin titrinde bir serzenişe gebeydi Ellerimden kayıp giden zamanın Miadı artık nasıl dolmadıysa Sevilmeyi diledim yürekten Mamafih… Son bulduğunu da sanma sakın umudumun. Yakardığım istikamette bir vahamet Enkaza dönen her yatsı vakti Sokaklara döküldüğüm Belki de bir boş çöp kutusunu karıştıran Sıska tekir kıvraklığında Söylemediğim söylemediğim ne çok yalan. Yankısı gelir mi, söyle? Sus payı her söylemde Gümbür gümbür atan atıl yüreğin Haznesine tıktığım her hıçkırık, Söyle, çalınır mı kulağına? Mehtaba her baktığında Ah, sevgili, içinden en içinden Bir dilek tutsana bizim için. Oysaki asla biz olamadık: Mermer mezar başlığında Gerdeğe giren çocuk gelinin Yaftalandığı o yatak odasında: Sureti olmayan bir eziyetin, işkencenin Karekökü bile olamadık insan titrinde: Yenik düştüğümüz şehvete ve zulme Bağrımıza ne bastık da? Sevici hükümlerin bağlanırken basireti, Sanır mısın ki, Mehter marşıyla uğurlayacaklardı Bu tek oda yalnızlığı? Yetmedi hicvedecek bir çılgın mıydı da aşk meleği, Endamlı bir vazgeçişin hüsranına mı yenik düşecektik Beylik aşklar pazarında? Ne sensin… Ne ben. Biz olmadan kaderin reva gördüğü katı bir son. Ya öncesi olsun ister miydin? Hani kopup geldiğimiz farklı dünyaların nazarında? Kaç ölçekti aşk? Kaç ölçekti hükmedilen? Fevri yüreğime söz geçiremediğim miydi tek ferman? İmgelerin dansında bastığım ayağına madem Şiirin: Elyaf üzünçlerinde mi mevsimin, İkram ettim satırları rüzgâra? Iskartaya çıkan düşlerin hiç mi suçu yoktu nezdinde? Latife yapan bir hüzne mi geçecekti sözüm? Ellerimde derdest bir defter: Yaprakları kırışık ve gölgeli bir sitem… Lafügüzaf, azizim: Bilemezsin asla bilemezsin Nasıl da acır eklem yerleri sezilerimin Ne de olsa; Emir büyük yerden. Ne evren kazan ne aşk kepçe: Yetemedim asla ne sana ne de Bu metruk düzene, Geceye ikram ettiğim son hece mi? Elveda, hayallerim; Elveda, düş kırıklarım Sanma ki seni saklı tutmayacağım dualarımda. Sanma sakın sanma; Ben her şeyi ve herkesi sen sansam da… |
Yetemedim asla ne sana ne de
Bu metruk düzene,
Geceye ikram ettiğim son hece mi?
Elveda, hayallerim;
Elveda, düş kırıklarım
Sanma ki seni saklı tutmayacağım dualarımda.
Sanma sakın sanma;
Ben her şeyi ve herkesi sen sansam da…
kaleminize gönlünüze sağlık sağolun var olun selam ve dua ile