ÖZNE...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın ‘’… İlk dizesi olmayan bu şiir Öznesiz bir dala benzeyecektir Nasıl ki başlangıçları yoksa yolculukların Sonu da yoksa Ağaçsız bir dal gibiyse her yolculuk.’’ (Edip Cansever) Öznesi olmayı reddediyorum cinaslı günün Eğreti bir gülüş kondurduğum mevsime de İhtarım: Yakamoz düşlerin kopyasını iliştiriyorum geceye Maviden bir muhtıra Sefil yaşların da ihbarı Elbette içimdeki yeis ile kundaklandığım Sergüzeşt edalarla serildiğim kuytuda Ölümü çağırdığım şiir öncesi hüznümle. Misafir edildiğim sedalı sedef tahtası: Edası yitik gecenin künyesinde Yaldızlı bir gök haritası Tıpkı kefenin rengine uygun yüzümde Asık bir tebessüm sonrası Girift hecelerde Yoksun kılındığım her vazgeçiş Nasıl ki ulağı olmadığım şiirde Kefil olmakla da eşdeğer Mintanı yüreğin gürleyen sesine benzer Meczup düşlerin dahi yargılandığı. Elemden üreyen sair gece Geçit vermek ne kelime Gecinden versin Huda Sanrı yüklü coğrafyasında aşkın Çağırdığım kadar ölümü Muradım dillense keşke Mazimde dilimlediğim her anı Aşkla batılın zaferi elbette imleci kayıp da Gecenin Duaların eşliğinde sefil varlığıma biat Kâh kaykıldığım kâh öykündüğüm her acı. Muğlak bir iklimde salındığım; Dertop olmuş hüznümle biteviye alındığım Bir beyit kadar kısa bellediğim ömrü Yuvarlayıp da sayıların ekseninde Yaslandığım mezar taşı. Sefasını sürmekse ne ala; Cefa çektiğime binaen Asla da çekinmedim söylemekten: Bariz yalnızlığım; Ne gam oysa saf dışı efkârıma bandığım her gözyaşı. Sözcükler kadar kifayetsiz Bir recim bir de seyrüseferi yüreğin Her aralıkta debelenen tümden gelen coşku İhlali ile aşkın Sevdalandığım bazı bazı Belki yalan belki kinaye Umudu azığa aldığım her iklimde Solan bir nida yüreğin rest çektiği Mahzun bir veda ölümüne aşkla Sözlendiğim kimyasında dünyadaki cenneti ala. |