TabureTitrek, dalgın ve yetenekten muaf ellerimle Bir sandalyeyi karşıma oturttum İşte o gece aşıktı bana sandalye Anlatıp durdu inanmadı bana üstelik Fakat anlattım Anlattım bir sandalye olmadığımı Alt tarafı tabureyim ve 4 ayağımın 4’ü de nizamsız İyi dinle beni sandalye Ben tahta değilim Bak bu başımı saran halatlara İyi bak Bunlar rahatına ermek isteyenlerin Boynuna sarılır Seversen bu örgülü başımı Kıçını oturtamassın sevgili kalbinin mutlu anlarına Bak diyorum sana Hala bana bakıp sandalyesin deme Ben alçağım ve pislik içerisindeyim 4 ayağımda toprakladır Toprakla bir olup dertleşirim O gece vakti... Benim şu metalik kalbimin yağlanması gerekmez Yağlasanda fayda vermez Hem kalp yumuşak olmaz mıydı Başını yaslasan anında tutulur Çeviremessin yüzünü mutlu anlara Gülemezsin sebepsiz Ağlayamamda nolur bakma yüzüme Hem bu yüz tanır seni Bu dil konuşur sandalye Bakma gıcırdadığıma eskidim artık Konuşsamda kimse dinlemez beni Sen bile sandalye Sen bile.. Kulağını kapatıp küfredersin içinden Ben nasıl oluyorda duyuyorum seni Nolur sus Duyayım seni ve konuş için içinden İçeyim tahta kurularından Ve göreyim yüzünü Bakma bana sandalye işte Kırıldım gittim Yaşayan eşya bir oturdu iki oturdu Kalkmak bilmedi en sonunda Doğruca evime Sahi evim var benim demiştim ya sana Çöplerden evler Taşınıp duruyoruz ama var bundada bir huzur boşver kusur içinde yaşa Seviyorum seni sandalye Birgün uğrarsan buralara Bil ki başımın üstünde yerin dar Gitmelisin... |