Bana Allah’ım YeterBahar nasıl gelirken asuman ağlıyorsa Güneş her karanlığın ardından doğuyorsa Rüzgârlar esmedikçe yağmurlar yağmıyorsa, Hastalıklara çare bulup biterken acı İnsan sevinçle hayat yolunda çağlıyorsa… Sofi cübbesinde ben, halkasında sevgiler Tövbeler olsun derken son bulur da yergiler Ölenle ölünmüyor yar deyip bağlıyorsa Dili sarar övgüler neşe katar sergiler… Vatanım üzerinde ay ve şehidin kanı Bir hilal uğruna aşk, vermek demektir canı Minaresinde daim okumaktır ezanı… Acı dokunsa tene suçlanacaktır felek Kıymet bilmiyor gençlik lakin uçar kelebek Geçmişini bilmeyen nasıl korur imanı! Bin zorlukla büyüyen bir ömür süren emek Gör sallanan kabrini anne eliyle bebek Açık kolluyor her an düşman zehir zemberek Gözün yaşına bakmaz yaktırır kazma, kürek Lakin unutur nesil çalar aynı ezgiler! Acıyla inler anne doğumunu beklerken Acıyla aş tatlanır yediğine eklerken Aşk acının içinde uykusuz emeklerken Acıyla sınav hoştur umutları beslerken... Acısız kişi der ki “Ya Rab unuttun beni! ” Eğlenmek değildir ki maksat anı eylerken Allah’a kul olmaktır göstermektir aleni… Acın varsa dünyada, yokluğunu dilerken Melül olup üzülme Allah’a ol dilenci O sınavdır yaşatan güftesi yar dizgiler… Ağzından çıkmıyorsa asla haram ve küfür Vatan toprağına da girmez şer dolu kâfir Dünya perdesi kalkar daim olursun özgür Ne suçlu arar ne de suç içine batarsın… Ayağın yere basar esersin gümbür, gümbür Süper güçlü olursun hakkı korursa kültür Hak kılıcın keskindir korkusuzca yatarsın Süleyman gibi hizmet eder cinler, periler! Kork yalancı dillerden kandıran rehavetten Kalbi sarmayan aşkla dolu her hıyanetten Çığlığını duymayan kulaksa yok sanırsın Gözü kör eder gurur, öldürür cehaletten… Acı tattıkça şükret, ringe çıkıp et nakavt Yoksa gerçek yokluğun dert dünyaya kanarsın Sandığın her toklukta fazlasıyla yanarsın Gerçek acıyı yaşar, zehir olur şu hayat Kalbine girip çıkan hançeri ne sivridir… Kendini ararsın her yerde, dokunsan yoksun Her yerde başka izler, gördüklerinde çoksun Sığınacak yer yok mu dersin, olmalı toksun… İşte o an dirilip ilahi aşkla dolsan: Cisminde nur içinde nur, gerçektir duyduğun Teslim olmuştur ruhun betin benzin soluğun Mevla senden razıdır fenaya çıkar yolun Ruhunda tenden çıkar, değişir her gördüğün Kapanır da kapanmaz yaralar, dert sezgiler... Acı muşta birleşmiş tadını dostla bölüş Her makamında nice gerçekleşir diriliş Sevginin bahçesine düşer “Ben”siz serpiliş Her noktasında “Biz” boy verdikçe harmanlanır! Var olmaz dünya derdi, kıyamet gününde iş… Zalimse pişmandır ”Ah yanlış yapmışım kardeş” “Pişman oldum Rabbim “der, “Affet ne olur yetiş! ” Pişmanlık para etmez tövbe etse nafile Ruhu teslim ettiler hem kafile, kafile Başka boyut sunulur yakıcıdır defile… Gerçek acıyı tadar kavurur sonsuz çile Ne umut vardır artık ne de imdat sefile Artık gezip dolaşan dünyada yoktur diri... Kur’an ihtar eder bu acıya kalma gebe Bir oyun yeri bura deme de öbe söbe Ölüm gelmeden uyan, tedbir al debdebeye! Her acıyı yaşarken fethinle tanışırsın Rabbinin verdiğine şükreder alışırsın Kimseyle kıyas etmez hayırda yarışırsın Gönlünde iman erdem, huzuru öğrenirsin Yaşarsın, yaşatırsın seni korur sevgili... Saffet Kuramaz |
İman ehline, Allah yeter
Rızkımı veren odur, kula mihnet eylemem
Kutladım yazan yüreğini ve eserini
Gönlün abat olsun
Sağlıcakla