İncir ReçeliSaçlarıma gül renginde takılan kısa bir tül perdenin ardından yazmaya başladım bu şiiri. Yaz yağmurları ıslatmaya başlayınca cam bir şişeyi, Karnımın içine Kurutulmuş orkideleri doldurdum.. "Güneş, kıvrık sesiyle uyandırdı beni. -Günaydın, "Mor elbiseli kadın" Sonra, küçük bir deliğin ağzında duran ayak sesleri de kesildi... Yaban otları ve Dudağımın iki kenarında bir ıslıkla birlikte yerleşen gövdeme Mor renginde imzalar atıldı.. Günüm dolunca Kırmızıya olan inancım söylüyordu bunu. İnce bir sızıdan Çizgiler çekmeliymişim yüzüme.. Ellerimde uçuşan kelebeklerin, ön kısmına porselen ağırlığında bir kederin resmini yaptım. Bir kabak çiçeği taktım burnuma, Dudaklarıma incir reçeli. Hep merak içinde sordum Ağzında dişi olmayan bir kadın Ne yiyordu da böyle iri gövdesinden yukarıya doğru Ateş topları zıplıyırdu hayata.. Göbeğinde büyüyen Bir boynuzla Kaç yoksulu doyuyordu bir anne? İrkilerek Suya dokunan bir kaç rüzgar gördüm. Kuşların adı Göç’tü Hadi dedim Yukarıya çek beni Tanrım! Sonra aşağıya doğru eğilmek istiyorum Ritmik sayılarla.. |