Şerh-i FiruzeFiruze; bu gece pencereni aç Yıldızlar dökülsün avuçlarına Kim bilir hangisi sesine muhtaç Şiirler yazsınlar göz uçlarına Firuze; bu gece pencereni aç Çırpınır sözlerin her bir karışı Başını çevirip gittiğin zaman Sendedir ruhumun her yalvarışı Ne zaman dizime düşse o ferman Çırpınır sözlerin her bir karışı Firuze; gölgesi kehribâr ceylan Kaç sultan devirdi edâlı hâlin? Yeryüzüne inmiş nazlı âsûmân Temsilcisi misin yoksa hilâlin? Firuze; gölgesi kehribâr ceylan Bâd-ı saba vakti bülbül duâsı Gül serencâmında yele dönermiş Başlarmış gülünü aşk istilâsı Yüzünü çevirse küle dönermiş Bâd-ı saba vakti bülbül duâsı Firuze; Nişabur çiçeği misin? Varlığın muamma sesin efsûnkâr Abdestli rüyanın gerçeği misin Rayihânda gizli bin türlü hâr var Firuze; Nişabur çiçeği misin? Gör bak ne hâldeyim bana yabancı Sina çölündeki garip bedevi Kendime misafir kendime hancı Ne dünyalık oldum ne de uhrevi Gör bak ne hâldeyim bana yabancı Firuze; sen misin ebabil kuşu Neler taşıyorsun kanatlarında Yükselip aşarken her bir yokuşu Neyi arıyorsun gök katlarında Firuze; sen misin ebabil kuşu Dağlar gel sesini buyurduğunda Yolcu heybesine hicrân atarmış Hasreti dağları doyurduğunda Sazının telinde derde yatarmış Dağlar gel sesini buyurduğunda Firuze; yokluğun rüyada cinnet Kaç uykuyu böyle böldüm pervasız Sahi imkânsız mı davete avdet Beni bırakırken kimsesiz ıssız Firuze; yokluğun rüyada cinnet Gel artık bekletme çoban yıldızı Bir tebessüm bırak karanlığıma Lütfunla dinecek içimde sızı Aldırma sensizken virânlığıma Gel artık bekletme çoban yıldızı Firuze; kaç bahar beklemem gerek Ve hangi sabahta dirileceğim Artık yanağımı yakıyor gerçek Bu gidişle inan delireceğim Firuze; kaç bahar beklemem gerek Her sokak başında sanki bir avcı Okunun hedefi ben sanıyorum Oysa ben zararsız vuslat muhtacı Baktıkça kendime utanıyorum Her sokak başında sanki bir avcı Firuze; sur mudur taç mahal evin Zümrüd-ü ankaya emanet misin Karşısına çıksam onlarca devin Ezelden ebede işaret misin Firuze; sur mudur taç mahal evin Kıvrılan dudağın yaraya kezzap Damardan damara yol alan acı Yorgun bakışlarla süzerken mehtap Gel diye beklerken beni umacı Kıvrılan dudağın yaraya kezzap Firuze; karlarda açan kardelen Çıkmaz sokakların sevda güneşi Deryayı kabartır aşkta şelalen Bulunmaz aslının bir başka eşi Firuze; karlarda açan kardelen Bir gün lügâtinden çıkarsa vefâ Düşerse yüzünün masum gülüşü Makberî’ce olur sözüm son defa İşte o gün başlar âşîk ölüşü Bir gün lügâtinden çıkarsa vefâ ____________Makberî |
Harflerce güzelllik saçılıyor
Saygılar