Asra Sığmayan Sesleniş
Vatan
Yazılmaz ki bu destan, aciz kalemin rüştü, Tarihin dehlizine tarifsiz elem düştü. Haber salın ceddime, vatana el süren var, Emanet emin elde, hesabını düren var. Bayrağımdaki şule, şehidin tebessümü Vatanın her köşesi, cennetin izdüşümü... Çoklara galip gelen azla dolu dünümüz Bakın Çanakkale’ye, neye kâdir ünümüz Batı’nın gölgesine sığmaz asırlık çınar Dallarını yeşertir, şehit kanından pınar Dalgalan şanlı bayrak, rüzgârın olsun melâl, Zaferin muştusudur, gökte yıldız ve hilâl. Onulmaz hüzün damlar sızlayan her yaradan, Ülkemi esarete, düşürmesin Yaradan. Ahval Haçlı masa başınca toprağımı bölüştü, Gönlü müşfik milletin, payına zulüm düştü. Mondros müsvettesiyle işgale yol verdiler, Kirli emellerini önümüze serdiler. İngiliz kıskacında güzel Payitahtımız, Geldikleri çöplüğe göndermektir ahdımız. Ey sömürgeci güruh, şiarındır mezalim! Vatan ecdat mirası, sahipsiz mi be zalim? Ahval çetin olsa da, yürekler gayet metin, Bu inanç ve gayretle, sonu gelir zulmetin. Kâbilin soyu belli; kalbi taş, eli kanlı... "Hasta adam" sansınlar, ruhumuz delikanlı! Alnımızın akına kir değmesin karadan, Ülkemi esarete, düşürmesin Yaradan. Gayret Umudun kıvılcımı cesaretle örtüştü, Çınar hala ayakta, dalından yaprak düştü. Gazi Mustafa Kemal, bir yol açtı millete, Samsun ufuklarından kılıç çaldı zillete. Sivas’ta kenetlendi vatan için toyumuz, Hür olsun aziz millet, baki kalsın soyumuz. Atam; cansiperane dolaşıp tekmil yurdu, Kuvâ-yi Milliye’nin temellerini kurdu. Sivas’ım; istiklalin tescilli vesikası Yıldıramaz haçlının, zulüm ve tefrikası Bu yola baş koyanın, canı sermayesidir, Şahlanışın esrarı, hürriyet gayesidir. Dualar arşı deler, kalplerdeki nâradan, Ülkemi esarete, düşürmesin Yaradan. Karar Bülbüller diyarında, hadsiz baykuş ötüştü, Memleketin bahtına bir aklıselim düştü. Yedi düvel bir olsa; yıldırır mı şer, zulüm? Çare dünden bellidir; "Ya istiklâl ya ölüm" Birleşen yüreklerde, ne yeis var ne de yas, Topyekün direnişin, gür sesi oldu Sivas. Gelse de üstümüze, yedi başlı canavar, Tükenmedi ulusum, kül içinde közü var. Temsil heyetimizin istiklâl pusulası… Döndüremez yolundan, düşmanın heyulası. Cem olsun koç yiğitler, kıyam vakti bu demdir, Vatan müdafaası, en mukaddes erdemdir. Bu rahmet yağmurunun kaynağı maveradan, Ülkemi esarete, düşürmesin Yaradan. Kıyam Türk’ü tarihten silmek beyhude, arsız düştü, Hakk, halkın kaderine müjdeli hüküm düştü. Eritir esareti, bağrımıza değen har, Milli irade varsa, her kışın ardı bahar. Mevzu bahis olamaz, ne manda ne himaye! Fedai can eyleriz, bu uğurda sermaye. Bizde yiğitler bitmez, ocaklar ana dolu, Küllerinden doğuşa gebedir Anadolu. Nice nene hatunlar, yiğit serdengeçtiler; Şehadet pınarının gözesinden içtiler. Cepheler dile gelse, anlatsa olanları, Şu toprağın bağrına aşk ile dolanları. Çetin sınavdan geçtik; fırtınadan, boradan, Ülkemi esarete, düşürmesin Yaradan. Netice Haramiler bahçemde, iştiyakla gülüştü, Zamansız zemheride, binlerce gülüm düştü. Bu karanlık hengâmın bitmesi tek niyazdı, Otuz sekiz sevdalı, Sivas’ta ferman yazdı. Sömürü düzenine, karşı durmak farz oldu, Alınan her bir karar, yüreklerde gürz oldu. Zalimin karşısında, bedenler muhkem cidar, Türk’ün kadim öz yurdu, kalacaktır payidar. Göğsümüze d/ar gelir, esaret elbisesi, Bir olup yankılandı, Anadolu’nun sesi. Kuvâ-yi Milliye’nin binlerce hür neferi; Gece gündüz durmayıp vatan kıldı bu yeri. Mukaddes al bayrağı çiğnetmedik soysuza! Asırlık destanımız, yankılansın sonsuza… Kongremiz unutulmaz, yüz yıl geçse aradan, Ülkemi esarete, düşürmesin Yaradan. |
Selam ve dua ile