duvardan geçenler
isminin yörüngesinden düşerdim, kendi tenhalarımda serseri çizgilerle
dolanıp durmadan önce aklımın satenleri, mat, saçak salmış yığınla orman bir sevgili düşlerdim ay ışığından yaratılan yaz ortasına billur zemheriler getiren geçmişinden geleceğime koşardı ulaklarının yorgunluğuyla biliyorum ki; dünyada olmamış biri, pürüzsüz berzahında duvarları öpüyor surların ardına saçlarını uzatarak dönüyorum, dolanıyorum, burda değilim |