SaDeCe "SuSTuK"Bizim aşkımız bu şiire sığamayacak kadar kocamandı aslında Konuştuğumuzda senin kalbin Kaf dağının tepesine çıkardı Benim sesim ağzı kulaklarında sana koşardı Sabahın beşinde, altısında, yedisinde Yada gecenin beşik sallayan cengâver ninnisinde . . . . . Pembe pancurlu bir evimiz yoktu henüz Ama ellerimiz öyle bir kenetlenirdi ki birbirine Bir tek odalı evimizde birgün kavuşma planları yapardık Ben karbeyaz bir gelinlikle kuğular gibi süzülürken Sen çok sevdiğim uzun saçlarını toplayıp Parmağıma tek aşklık bir yüzük takardın Ruhum göğe sığmayan sağlığı-umudu-huzuru biryerde taklalar atardı Sonra... Balkondan gökyüzünü seyredalardık Asma ağacımız bir salkım üzümle bizi mükâfatlandırırken Avuç içlerimizdeki şükürlerle bir ömür doyardık "Nagihan" ve "Nagiş" çiçeklerimiz ansızın anadan üryan açardı Evrendeki bütün kelebekler nasiplenirken kokularından Tek bir fincandan yudumlardık kahvemizi Dudak izlerimiz birbirini ele vermezdi vermesine de Ağzımızın kıyısından inadına gülümserdi aşk Her gün doğumunda ve batımında Ve ben senin avuç içlerinde kağıttan gemiler yüzdürürdüm hâbire Bembeyaz sayfa açarak geleceğimize Sen de gözlerimin mavisinde hep bana doğru kulaç atardın Boğulacağını bile bile Sonra isminin beşinci harfine bütün İstanbul’u sığdırırdım İlk kez babamın bir Ramazan günü tanıştırdığı Annemin Süleymaniye yokuşunda ayaklarının dermanının kesildiği İstanbul’u Sen o anda anavatanım olurdun Hasretin buram buram taşardı kirpik uçlarımdan Tir tir titrerken saç tellerim Hem annem olurdun Hem de babam Öksüzlüğüm ve yetimliğim usulca yatırırdı başını devasa omuzlarına Oysa ki Alnımdan hiç öpmüşlüğün de yoktu Ellerimiz ellerimize de değmemişti henüz Biz bu beyaz sayfanın en kahraman aşıklarıydık aslında Ne sen bırakıp gittin beni Ne de ben seni nagi han Edebiyat defteri seçici kuruluna ve sayfamı ziyaret eden herkese en kalbi teşekkürlerimle... |
Sevdanın serpiştirilmiş haliydi şiir, çok ta güzel..
Sevgiyle kutlarım canım..