KOÇİ BEY RİSALESİ
Koçi Bey; risalesinde der ki:
Devleti şu beş şey yıkar; İnsanlar, başıboş etrafa bakar, Ortada devlet kalmayınca anarşi çıkar, Bırak yaşamayı insan canından bıkar… Yüksek mevkilerdeki memurluklara yapılan atamalar, Kişilerin liyakatlerine bakılmaksızın yapılan atamalar. İdarenin, liyakatten vazgeçme lüksü yoktur, Liyakati bırakırsan derdin gerçekten çoktur. Liyakat, bir devlette darbe alırsa, Ehliyetsiz kişiler, yönetime atanırsa, Astlarını daima haksız yere sıkıştırırlar, Üstlerine karşı el pençe divan dururlar. Sorunların her daim üzeri örtülür, Her şey, güllük gülistanlık gösterilir. Bunlar işten hiç anlamadıkları için, Bahaneler üretirler, kendilerini aklamak için, Emrinde çalışanlardan bilgi notu isterler, Amirlerine yağcılıkta da ileri giderler. Kendilerini yetiştirme zahmetinde bulunmazlar, Yaptıkları işten hiç ama hiç anlamazlar. Yazma, kayıt tutma kabiliyetleri yoktur, Yazanların kalemlerini kırmaları çoktur. Emrinde çalışanlara illallah dedirtirler, Onlardan yağcılık yapmalarını isterler, Yapmayanları ise tehdit ile sindirirler… Gözleri kapalı araştırmaksızın imza atarlar, O yüzden amirleri bunları yalanlarına katarlar. Bu devirde, nasıl olsa teftiş kalktı derler, Öyleyse korkmaya gerek var mı? Derler. Atamalar, liyakatten ziyade çevresel etkilerle yapılır, İnsanların işine değil, dış görünüşüne bakılır. Liyakat yerini sadakat almaya başlayınca, Bazı makamlara yakınlık ataması etkili olunca, Akraba taalluk, her daim kollandıkça kollanır, O zaman devlet, boş beşik gibi sallandıkça sallanır… Bunun yerine hem liyakat, hem sadakat biri atanırsa, Göreve getirilenin liyakat ve ehliyetine bakılırsa, Atamada çevresel etkenler devre dışı bırakılırsa, İşlerin yolunda gittiği derhal görülecektir, Devlet, o zaman sağlam temellere oturacaktır. Sadakatten kasıt, devlete olan sadakattir, Bunun dışındaki sadakatler enaniyettir. Nihayetinde liyakatin bir kenara bırakılması, Sadakatin devlete ait olmadan temel alınması, Memurların başarılarının göz ardı edilmesi, Üstelik sorgusuz, sualsiz görevden alınması, Çekememek ve kıskançlığın ön plana çıkması, Dedikodularla haksız yere görevden alınması, Kamu kurumlarında ciddi zafiyetin oluşmasıdır, Devletin içine, kemiren kurdun düşürülmesidir… Devlet memurunun görevden alınma korkusu, Ailesinin, çocuklarının rızıklarının kesilme korkusu, Onları sorgusuz, itaatkâr hale getirmektedir, Bu haksız işlem devletin sonunu hazırlamaktadır. Bu durum, doğru yapma, adil davranma yerine, Dalkavukluk yapmayı tercih edilir kılmaktadır, İnsanlar, menfaatleri peşinde gözü kapalı koşmaktadır. Üst düzey yöneticiler, görevden kolay ve sıkça alınmamalıdır, Yönetim değişikliği, köklü değişikliği beraberinde getirmemelidir. Elbette liyakat özelinde gerekli değişiklikler yapılacaktır, Bu atamaya benim adamım, senin adamın diye yapılmayacaktır, Böyle yapılırsa tecrübe ve birikim bir anda heba olur, Görevden aldığın adamın yerine yenisi zor bulunur. Oturduğu koltuğa yük olmayıp güç verenlerin değiştirilmesi, Sağlam basan memurların ayaklarının yerden kestirilmesi, Uzun vadede, devlet yönetiminde ciddi sorunlar oluşturur, Devletin tökezleyerek gerileyip yok olmasına neden olur. Devletin tüm kademelerinde rüşvetin yaygınlaşması, İnsanların bunu vurdumduymazlıkla normal karışılması, Rüşvet, devletin en önemli bozulma sebebi haline gelir, Devlet, hasta adam gibi her gün eriyip eriyip tükenir. Hz. Peygamber, bu konuda şöyle buyurur: “Rüşveti alan da veren de cehennemliktir”, Hadisi şerifi, bir devletin yıkılma belgesidir. Rüşvet deyip sakın ha küçümsemeyin! Rüşvetin hazzına da sakın ha kapılmayın. Rüşvet dün sorundu, bugün de sorun olacaktır, Yarın da sorun olamaya devam edecektir. Şu anda devletin en büyük sorunu rüşvettir, Bu haksız kazançlar, adil bir devlete ihanettir. İhaleler, kiralamalar, krediler ve gizli sözleşmeler, Yazışmalar, hasıraltından akıtılan gizli görüşmeler, Rüşvetin görünmeyen yüzü olarak çıkar karşınıza, Bir kere bulaştınız mı bu illete, bela olur başınıza. Rüşvet doğrudan ya da aracılarla pay edilir, Kamu görevlisine veya vekiline menfaat verilir. Devletin yıkılma bir diğer sebebi ise irtikâptır, Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmaktır. Günümüzde rüşvet ve irtikâbın değişik üslubu vardır, İnsanlar o kadar yüzsüzleşmiş ki Allah korkusundan uzaktır. Kasıtlı denetim yapılarak bir şirketi sıkıştırmak, Bu şirketten her türlü fedakârlığı kapalı istemek, Şirkette verdiği kapalı rüşveti, yaptığı ihaleye yüklemek, Bütün bunlar, halkın boynuna vurulan prangadır, Devletin çözülmesi için kurulun bin bir türlü tuzaktır. Bu işte organize varsa şirketten her istediğini alır, Şirket elamanlarının elindeki gider, çulsuz kalır. Çeşitli iftiralarla başarılı insanların öldürülmeleri, Başarılı memurlara isnat edilen iftiralara belenmeleri, İtibarsızlaştırarak görevlerinin bıraktırılması sağlanır, Bunun yerine kendi adamlarından beceriksizler atanır. Yalan, iftira diz boyu olur, çarşı, pazar, özel, kamuda, İnsanların kazanımları yok olur, uçar gider bir çırpıda… Koçi Bey öldü ama yazdıkları hakikatler hâlâ dimdik hayatta, Bize düşen ise yazdıklarından ders alıp, devleti tutmak ayakta… 03.02.2001 Yozgat |
Yüreğiniz var Kaleminiz Kavi olsun.
Anlamlı bir makale okuyanı çok olsun İnşallah.
................................. Selâm ve Duâ ile