İDA'NIN ONURUNA (24/1)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın 1969 yılında Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okurken bir "SAHNE" Tiyatro topluluğu ve birde bizim "ARI"(=Hem çalışkan hemde saf-özgü-kendine özel anlamına gelen) Tiyatro Topluluğu’muz vardı üniversite içinde. SAHNE oyuncuları; Halil İbrahim Ergün’ün baş rolü oynadığı "SANTRAFOR NİÇİN ASILDI?" sosyalist eserini oynarken, bizde Satre’nin "ÇARK" adlı varoluşçu eserini sahneye koymuştuk. O yıl ise Ankara Ortadoğu Teknik Üniversitesi öğrencilerinin sahneye koyduğu "YİNE Mİ TRUVA?" adlı(=bu ismi iyice hatırlamıyorum. Yanılmış olabilirim.) nefis bir tiyatro oyununu üniversitenin tiyatro salonunda seyretmiştim. Sayın Süleyman Demirel’in Kral Agamemnon olarak; Nasıl Türkiye’yi "Tahta At Hilesi" ile (=Ki partisnin amblemi Kır At idi) yabancılara açtığını, Homer’in İlyada Destanı’ndan esinlenerek yapılmış bir hiciv-sahnelenmesiydi bu muhteşem oyun. Bende böylece; Bu esinlenmeden esinlenerek 3 bölümlük bir "Benzeti Şiiri" ile o unutulmaz günlere köprü kurmaya çalıştım.
-BİRİNCİ PERDE-
Zaman, 1960 yılları ve sonrası, yer ise İstanbul Beyazıt Meydanı’nın ortası; "Yürümekle yollar, karşı çıkmakla olaylar bitmez!" derdi politikacılar. Gösteri ve fikir özgürlüğü için yinede abilerimiz yürüdü. İstanbul’da 27 Mayıs’ta. Beyazıt Meydanı’nda ilk Demokrasi Şehidi verildi; Turhan Emeksiz öldü ve sonra sorunlar dahada büyüdü, büyüdükçe de yüründü. Yıllar-yılı yılınmadı, eller böğürde kalmadı, haksızlığı görünce düşünüldü önce, sonra yollara düşüldü; Yüründü, yüründü, yüründü. Yıllar geçti ne yollar bitti, nede azaldı sorunlar. Ta ki Çanakkale Kirazlı Ormanları’na gelene kadar! KORO; Koro 3 sesli ve kanon halinde, birbirine girmiş bir şekilde olur, birinci perdenin sonunda sorun böylece, çalışkan karıncalara vurdum-duymaz cır-cır böceklerine duyurulur, vede sizlerinde dikkatine sunulur. -Birinci perdenin sonu- |
2 ve 3. perdeleri sabırsızlıkla bekliyorum.
Selam ve saygılarımla...