HÂLET-İ NÛRİYE
Şavk-ı şems ile şavk-ı şem’ hiç bir midir ol ziyâda?!
Şemsten ağyâr nice encâm olsa cem, olmaz ziyâda; Çün şemsgil ziyâdır her dem fezâda, encâmdan ziyâda… Çün, encâm şemsle ziyâda, yani şems verir ziyâyı. Ol ziyâ ki “Mîm(!)” lidir hep sinnden; sûsü Hudâ’da… Saldı Hudâ, sûsten ilk dem şol fezâ denen cüdâda; Oldu hem tâ ben-i âdem gözüyle her dem edâda Ve hem dil hem dîl edâda, buldu da o dem sevdâyı. Kaldır başın şöyle bir dem, görürsün âlemi semâda; Ulu Arş’ın saldığı kem ışkı rakseder lemâ’da; Gözün-gönlün şenlenir hem, ol dur sen bu temâşada… Oradan Arş’a aşa da, anlarsın o dem edâyı!... Her karışı ayân dürûr hem, Hakk’tan ışk bahş olur da; Aşk yarışı şâyân dürûr, kem hâliyle yahş olur da; Hakk varışı nihân dürûr hem, aşkıyla yarış olur da, Durur mu hiç, Arş olur da?!… Çözersin o dem semâyı…! Nice nihân ayân o dem, tâ kâlb gözün açılır da; Hep ilm konuşur o dem fem, dilden sözün saçılır da; Tâ aşk deryâsından hem nem gelir bir yol açılır da, Şebnem gelir, bol saçılır da; kaparsın o dem nemâyı!... Pek nemâdır o nem o dem letâif denen serâda; Birikir öylece şebnem serâ altında nemâda, Buluta döner tüm şebnem, gezer dîl denen semâda; Susayanlar hep âmâda, açık tut o dem çeşmayı…! Çeşm-i giryânmış ilk kıdem, ıslanmak sâni sırada; Yağmak vardı demeyin hem, yağmurca hani sırada? Şebnemdir evvel-i secem, biriksin yani arada; Yağmak sonraki sırada, doldur dur o dem sahâyı…! Bir vecde bin deryâ o dem, bahâca Mevlâ katında; Bir secde bin mi’râc o dem, “Burak” gibi aşk atında; Irak gibi görünse hem ırak değil dîl sathında, Aşka ırak değil aslında, dene bak o dem varmayı…! Tayy-i mekândır ma’nen hem icrâ can-cânân hattında; Bak ki, hem o dem âni dem; yani varırsın ânında; Yeter ki aşk olsun o dem, sevdâ olur hem ânında, Şeydâ olur hem canında; atarsın o dem dünyayı…! Kıttır akıllar bî erdem; lâzımdır o, ilm ânında Işkı azdır ışk-ı şem’den aklın, bir dilm ilm yanında Göz gibi gece nice ketm ki, ışksızdır, vetm ânında, Işk taşıdur ki yanında, göstersin her dem çevrayı. Cevren mer’en kadar madem, vâsi’ ol ol ışk hattında; Azalmaz ol ışk hiçbir dem, aşk nûru vardır ardında; Aşk bunca ışk verir madem, arttır aşkını sadrında; Görürsün bak, sardığında… Aksettir o dem ziyâyı!… Var mı bilmem mikdâr-ı demm bu ışk? Kıt mı kıt, akılda… Dökse de semm nefs denen erm, bitmez tiryâkı nakılda(!) Nice bağ var… Havf-aşk, zimem tâ dağda, taşta, çakılda… Ondan havledir dağ, taş… Cem olur ma’nâ-î çakılda(!…) ALİ!… Ma’nâya takıl da, çalıştır o dem kafayı!... |
İhlasla yazılan güzel şiirinizi kutluyorum.
Saygı ve selamlarımla