AHVÂL-İ KÂİNÂT
Bî takâtından ötürü, firâkındaki ezâya
Savrulmuş onsekizbinin hepsi de bî nâhi fezâya; Savrulanların her biri aşka davet edilmişler, Sevdâlanıp dizilmişler çark-ı felek denen hizâya…! Tam sevmişler rablerini, döne döne şavk saçarak… Hiç biri de olmadan söne söne… aşk yaparak; Gitmişler git denilen yöne yöne… aşk olsun diye, Geçmeden ikide bir öne öne… hep şavt yaparak…. Kâ’beleri yârab! aşkın, kürresinden zerresine… Harâretleri hep taşkın, nice baksak neresine…! Hepsi aşkına alışkın, dönerler sıcak sıcak… Hem bî nâr kalır hem şaşkın, “Dur!” desen bir keresine. Nüvesi aşkın imiş de öyle dönmüşler bu hâlde; Dönmeyen şaşkın imiş de geride kalmışlar herhâlde… Diyecektim! Her şey dönmüş de bir biz farkında değiliz! Hem dönmüş hem de sevmiş de… hesabı olacak merhalde…! Merhal, mahşer imiş son dem son hazırlık çün mümekkene(!) Herhâl geçer imiş o dem, tam nâzırlık çün temkîne; Herhâl beşereymiş kıdem, cennet dahi telvîn iken, Derhal seyrân imiş o dem ALİ, Hakk yâr mümekkine… |
Gizemi bitmeyen duyguları kutlarım...
_______________________________Saygı ve selamlar..