Tenine sığınan yaratıkŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yol ve yolculuk
"Belki" dedi.
"Belki" dedim. Zaman tüm duraklarını aldı yüreğimden gözlerine bakarken Ve... yutkunurken acısı bir ustura gibi yararken nefeslerimi. Sustu... Sustum... Oysa ne çok gevezeydi kafamdaki sesler... "Biraz cesaret" dedi gözleri. Bir ceset gibiydi onsuz yüreğim! "Hoşça kal"! Gidiyordu... Her şeyi kazıyarak, alarak dün ve yarınlarımdan. İyice eksilterek ve kurarak yüreğime nefeslerimi... Acımı kendi hücremde çekmem şartıyla gidiyordu. "Kal" dedi cılız sesim Uğultulu sonbahara karıştı yağmur. Buz tuttu ellerim. Daha derindi içimde biriken yalnızlık. Ben daha eksiktim. O ise fazlasıyla ben. İçimi açtım kök tutmuştu karanlık bir orman. Derin çatlaklardan sızarken kum taneleri, etime yapıştı kopardı benden beni. Yüreğime kurulan saat işlemeye başlamıştı, dönüşü olmayan bir hal işte. Bilirsin o tatsız kalabalıklardaki yok olma halini. Bir şey eksiktir, çaresizce düşünürsün... Kendinedir ihanetin en kusursuz cinayet hali. Kansız bir çığlık, derin kesikler ve kendi ilmekleriyle kurgulanan kusursuzluk hali. İtalik bir evdir artık yüreğin. Şeddeli bir şiddettir yüzünde patlayan. Yeni bir sen yaratıyorsun artık. Tenine sığınan bir yaratık. |
Yığınlar üzerinde sanat..
Bir resimden fırlamış gibi, tüm fırça darbeleri içine içine..
Alkışlar kaleme..