AŞKIN NAKKAŞI...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Meydan muharebesine çıkan aşk’ın son çığlıklarıydı maviden düşlerim; pembeden ve utançtan doğan mahcubiyetle gözlerimi kaçırdığım buz mavisi yalnızlığın da aymazlığında bir kuş kadar titrek ellerime dokunan ihlâslı bir rahmet içimde şakıyan niyazın da olgusu ve kelamın dürtüsü ile yenik düştüğüm. Kibirli bir yas’ın son temsilcisiyim azizim ve feveran eden göğün de son damlası içimde ç/ağlayan beyitler az sonra inkâr edecekler adımı ve sözcükler yaralayacak yeniden hele ki ağzından dökülen aşkın bir aciz kul işte sınandığım kadar acılarımın da palazlandığı… Bir düş v/akti aşkın çıtasına erişemediğim ve benzemezken kimselere kırık kanadımda donanan yavru kuşlar ben ki tüm aczi yetimle ilham aldığım acılarım belli ki yüreğimin frekansı öbek öbek özlemler ve şehrin kesik cereyanından yüksek bir voltaj ile içimi aydınlık yüreği de temiz tuttuğum… Satırlar baltalıyor gök kuşağını Haset gözlerinde kâfir notaların Ehemmiyet taşımayan kodaman bir düş’ün yasını tutuyorum. Ellerimde imgeler saf tutuyorum Safiyetimin imgelerine yenik düştüğüm Sıradan bir gece istikrarla yazdığım, yasadığım. Ölümsüz olmamalı sözcüklerim Ne zamanki dalayım uykuya Israrla susmalı sessizliğimin sesi Balyalarca hükmü de yok sayarken Bir Tanrı mahiyeti ile İkram etmeliyim yası ve yaşı belki de yazıya durduğum. Her sırrı tırpanlarken Teğet geçmeli renkler Çıktığım huzur duasında Sol yanımda yakama ilişen bir muhabbet kuşu Afakî özgürlüğüme dil çıkaran Arsız bir çocuk mahiyetinde İmgeleri dizginlemeliyim Yalın ayak koşmalı duygularım En azından rüyalarımda özgür bırakın beni, dercesine… Demediklerime meal belki de öykündüğüm her satır Öldürdüğüm her güzellik Hala da saklı içimde dirayet ve iyi niyet. Kof bir yadsımazlıkla Şiir ırkına ihanet etmeden yazdıklarım Kalbura döndü işte tüm satırlarım. Elzem öfkeme biat Af dilediğim gün ve gece: Rabbim sakın bırakma elimi ve yüreğimi Varsın esir düşeyim düşlerime Yeter ki çıkarma gözünden beni Elemin nefesini çekerken içime Bir de hidayetle yaşadığım tüm hiçliğimle Ait olmadığım dünyanın da son harikası mı yoksa hüznüm? Biteviye çizilen bir cam sehpa Belki de tüm can kırıkları ile çıktığım yolculuk Aşkın yüzü suyu hürmetine Sevgiye binaen esaretimle geldim ben huzuruna Aşkın nakkaşı olma özlemiyle Seğirttim cümle cümle; virgüller hezeyan yüklenip de Somurturken noktaya Bir ünleme dönüştü ruhumdaki fırtınalarım Alıp veremediği ne ki mevsimin? Kayıpların da meali bir bir diktiğim söküklerim Bir m/eziyetmişçesine göğün selam çaktığı Her yıldızı takarken gözüme Gözlerimi alamadığım ulu varlığın Aşkın hümayunu tüm satırlar da sadece sana armağan. Yetim kalmışlığım ne gam! Aşka adanmışlığım ne yalan ne de hurafe. Sezilerimde veryansın Tıpası kayıp benim şiirlerimin Esvabı da yırtık hangi cümle ise arkasını topladığım Sonra da kendime güldüğüm bir çocuk saflığıyla Beti benzi atan şunca ışık şunca rahmet Elbette huzurundayım gün ve gece Affına sığındığım ve rahmetine Tok gözlü yüreğimde büyüyen de bir yara. Sevgiyi şiar edindiğim hangi kayıp mealimse İnfilak etmeye saniyeler kala yazmalıyım bu satırları Bir muhakeme belki de muvaffakiyet Tuttuğum yasına binaen yarım masallarımın Ne de olsa harikalar diyarındayım baş koyduğum umut Aydınlığa rükû ettiğim her ezan vakti elbet. Benim şiarım heceler ve sevgi Aldansam da aldatmadığım kadar mutluyum Cihanı ve kendimi Belki de yuttuğum son lokmayı betimlerken kelime kelime. |