ŞİMDİ GİTMEK VARDI, YA...Aydınlığın hicvine tanık göğün idamesi Gölgesiz kuşların her biri Yolunu kaybetmiş bir hayvan terbiyecisi. Ölümü öğütleyen bir Hint fakiri içimde tepinen Siyahî iklimin de mucidi Baştan savma bir eksizde olmazı dillendiren bir hale. Güzergâhın tavanında ılık rüzgar Hafif meşrep bir yanılgıyla Baştan çıkarıyor mevsimi oysaki mevsim Çok ılık ve yaslı Demlendiği gönül rahlesinde soyut bir izlek Sığındığı kadar sığdıramadığına da tanık Bitimsiz lanet bir hoş görüyü dillendirip Kandırırken masum yoldaşını ömrün. Katıksız telaşını da yitiren sünepe bir gölge Üstü örtülü düşlerin takipçisi Fiziği ve yüreği boyutsuz Haziran güncesinde Eşrafın zılgıt yediği bir şehir meclisi Top yekûn armağan edilen diri hüviyetlerin de temennisi Yâd edip dünü Kıvrılıp izbe bir düşte Ne de olsa muradına tanık ve vakıf Tanrı. Arzı endam eden su nilüferi Yaslı şehrin yaşlı enkazı Dürtüp de hayali rotasını Azığa almakla da eş değer göğün uçuk mavisine Yabancı bir seyyah oysaki yolu geçmezdi buralardan Diyenlere inat savurduğu nidayı Tanrıya sunarken. Ettiği her tövbe işlemeye müsait günahları Künyesine kazıyan afakî bir gölge Soyut imlerle örülü şiirde başını yaslayıp da Dostun sırtına bir dokunup da Kaç ah işittiğini unutan sancılı müfreze Şimdi gitmek vardı ya… Hani, nerede sende o cesaret! Savında yanık izi Surelerin gönül sesine karşı gelmek mi? Ne haddime Boyumu aşar kaderin döngüsü Ne zamanki serpilmişken bir bir Heceleri yatırıp da sırtı üstü Sorguladığım her şiiri mihenk taşı yaptım bilinmeze. Artık kiminse kuyruk acısı Azığa almakla hayalleri de eş değer Çıkmadan kırkı şiirlerin Tehir ettiğin ölüme mi var söyleyeceğin? Solmadan göğün kızıl teni Uyduruk bir masalda dinlenmek Sonra da çekip gitmek bir mahzun şiirin Daha dolmuşken miadı Kaça kurmalı vakti? Öğün atladığım bir günü de gömüp Dünün mücbir sebeplerine atıfta bulunmadan Kasvetli gecenin sihrine banıp da içindeki özlemi. |
Sevda yüklü çok güzel bir şiir, yüreğinize sağlık...
Şiir yüce bir duygu...
....................................Saygı ve selamlar.