BİR AN NAZÂR ETSE RAHMÂN
Bir an nazâr etse Rahmân, kâinâtına aşkından,
Arz arzından, Arş arşından oynar nâgâhan aşkından Hem harr-û nâr eder o an târumâr edip başından, Benim gibi şu şaşkından tâ Arş’ına kadar… aşkından. Ey beşer! Gafletin baskın, kokusu bile yok aşkın Sense dünyaya alışkın, aşkından bî haber-şaşkın Günah kiri üstün-başın gurur kibir nice taşkın… Büyüklensen ne yaparsın, Arş’a mı değecek başın? Kor zuhur etse katından bir anda kâlbe aşkından, Herkes duyar mahlûkâttan onun aşktan yanışından; Bî haberdir beşer ondan gayri aşka dalışından, Âşığın ağlayışından, tenhalarda kalışından… Tenhalarda menhâlarda nihâyet buldum ben zârda, Zâri zâri ağladım da inâyet buldum ben darda; Gönlü yâra bağladım da, aşkı ile dağladım da, Hılâyet buldum ben yârda, halâvet buldum ben yârda. Çeşmî giryânın nâ gizli, vechdeki vecdenden belli…! Fenâdasın Hakk’da belki, tendeki şebnemden belli…! Geçmişsin telvînden belki, temkîni bilmenden belli…! Aşkını seçmenden belli, kendinden geçmenden belli…!... Çeşmî giryân durmaz var ya…! Olur koskoca bir deryâ Deryâ ma’nâda olur ya, Ma’nâ-i deryâda duryâ…! Gönlünü yâre bağlaya, yüzer ağlaya ağlaya… Çıkar cennet-i a’lâya, bakar da dürûr Mevlâ’ya … Dîlber-nigâr, hûrî, Leylâ kâr etmez, yâr iken Mevlâ; Hepsi âşıka lâiba, ama Mevlâ daha evlâ! Leylâ zamanı değil hâ! Mevlâ zamanı zaman hâ!... Düşme gaflete aman hâ! Gâfilin hâli yaman hâ!... Gözden boncuk boncuk yaşlar akar, yanağımı ıslar İn-cin şaşar, melek şaşar, çün şaşkından akar yaşlar Akarken aşkından yaşlar, akmaya şaşkından başlar, Biraz alışkından başlar, ardından melekler başlar… Dur, demeyin gözyaşıma, bir sevdâ geldi başıma, Hem de pek geldi hoşuma, ulaşınca bu yaşıma; Uğraşmasınlar boşuna, nefis-şeytan çift başına! Zehir katsalar aşıma, dokunmaz Allah aşkına!... Aşk oldu bana panzehir, etmez te’sîr hiç bir zehir Daha bana şifâ verir içsem zehirden bin nehir Zehir dokunmuş değildir olmasa da ecel te’hir; Çün, emmâreliktir zehir, olmasa da yeri kabir!... Niye dursun gözyaşım hâ, âşık iken ben Mevlâ’ya? Aşk çün ağyârdan uryâna aşk libâsı pek evlâ ya…! N’edem ağyâr libâsı hâ? Giymeye âdet olmaya, Çünki olmayan bir na’şa, giyinmek hacet olmaya. Aşk yoksa kâlbinde senin, toprağa döner postun-tenin… Ama olmasın post derdin, çünki Hakk’tır dostun senin; ALİ! Hak yol yolun senin, yoktur başka yolun senin; Bin, burağın aşktır senin; in, durağın Hakk’tır senin! Yürü sadabadaya… değil, yürü Hakk’a, sonun senin! |