ŞİİR İÇİMDE ŞEHİR BAŞUCUMDA...Ulema düşlerin bekçisi Zamanın kanayan yarasından süzülen İsli hüznün eremediği mertebe Dokunaklı şiirlerde bir arpa boyu dahi Yol alamadığım külüstür hayat yolunda Sorularına muhatabım bilinmezin Ve açık yakasında şehrin Dillenen ruhuma adaklar adıyorum. Şehir eriyor içimde; Şiir içimde şehir başucumda Ve yalnızım, karadan bozma Beyazın tülüne vakıf bir perdeyim Kanatlarımda dolunay Erirken hece hece Yaftalanmış hacimsizliğinde zulmün Ben sancılanıyorum ansızın Ölüm kokan ellerinde habis düşlerin. Patavatsız muhatabı bir sefil im’im Dişlediğim her duygu kalırken boğazında şiirin Köhne bir lahit nazarında Derdest edilmiş yüreğin kalbura çıkmış minnetiyim Doğasında vücut bulduğum asaletin Densiz cümlelerime tuz ruhu döktüğüm Semazen bir benliğin közüyüm. Aşkı anıp da geçmeden gün’üm Bülbül olsam keşke dilinde içimdeki bezgin gül’ün. Maviden bozma her aydınlığa sahibim işte Oysaki tek sahibim Rabbime geçer benim nazım Yüreğimin yongası o yetim düşlerim. Feri sönse de gecenin Fettan bir gölgeden bile kısa içimdeki feveran Katıksız hecelediğim dilimde hep gönül sesim Aşka biat hücrelerimde Kanamalı bir hikâyeyim nazarında âlemin. Serden geçtiğim yardan geçtiğim… En çok kendimden ve yarından geçtiğim… Geçemediğim köprülerin ayağıyım Kırılan diz/e/lerin de tek tanığı Körebe sevdalar nadasa almışken mutluluk dileklerini. Kardığım mevsimle içli dışlı Serptiğim her tohum nasıl ki içten içe dertli Tutamadığım dilimde Sayıp döktüğüm mevsimlerde İçimde raks eden hüznün ekimi Etti beni yerimden yurdumdan İrkildiğim hangi doğaüstü güç ki Muteber bir ömrü ben ölüme yeğledim? Toplayın artık içimi, dışımı Sona varan bir lades derlediğim masalı da Geçirirken zimmetine. |