mayıs kelebekleri
dağlar eğilip yıkanıyordu teninde döne dolaşa
o hiç sönmeyecek olan sesinde ışık hüzmelerinin. taşların suskunluğu ve bir el beklemesi suskun çiçeğin kendini koparıp aralıksız koklayacak bir el. suların çağıltılarıyla döllenen ağır bir türkü gök gürültülerinin kesintisiz konuğu Mayıs kelebeklerinin sarsıcı süksesi o gözlerimin kamaştırdığı gün batımından kalmış kızıllığın şimdi, bir dönüşsüz uçuşun son parıltılarıdır bu kendini aydan yıldıza çalan Venüs’ün buzlu çığlığı ve kapkara kömürden fışkırması kızıl alevlerin. bulutlardan doğan, şu ateş toplarının saçılması insanın sınırlarından t/aşan şiire doğru. |
Her mısrada sizin gibi, bizim gibi şair ruhu buram buram kokuyor...
Kaleminiz dik dursun…
.................................. Saygı ve Selamlar..