Ana Avrat Küfreden; Geceye Dair Bir Sone
Çaresizlik;
Bir kobra yılanı edasıyla el ense çöreklenmiş, Anılarımızın üstüne. Görevini, en titiz bir şekilde ifa eden gece, Enlem-boylamlarıyla Projektör gözetlemesinde. Hazan’ın kuru dudaklarından dökülüyor geçmiş bir şarkı. Neden Beni terk edip gitti ılık Bahar rüzgârları. Kurşun kalemim ve silgimdi cankurtaran simitlerim. Kapımızın önünde, tahta sapa dolandırılan macun şekerim. Ve dünyamı zevkle döndüren topaç. Mazi; Şimdi neden yakamdan tutup istiyorsun haraç. Kaybolan bir sevgimle birlikte uçup gitti heves güveslerim. Duygularım, nedensiz bedelsiz bitkisel hayatta. Geçen günlerimden yok bi tık. Takvimlerden dökülen günlerin suratları hep asık. Zamanın tam orta göbeğinde kurulmuş rulet masasında Dü şeş gelen barbutlarını neşeyle sallamaktadır felek. Penceremin kenarındaki ekmek parçasını gagalayan kargalarda; Bir keyif senfonisi, almış başını gidiyor. Mevsimler de şaşırmışlar, belli ki başları dönüyor. Boğazıma kadar doldu içtiğim kocakarı ilaçları. Sığınacak yerim de yok, kabullenmiyorlar beni Çingene falları. Emsalsiz bir taht misali gibi gözüme görünüyorsun, Deniz kenarındaki çürümüş bank. Ne mutlusun ki, Boğaz’ın serin sularıdır, Her Allah’ın günü yüzünü yıkayıp durur. Cevabını hiç bulamayacağım sorudur bu: Neyim varsa kimler çalıp götürdü bilemiyorum Aşktan yana. Yokluğundur, Paslı bir çift, pranga ayakkabısı oldu, ayaklarımda… (27 Ekim 2015 tarihli - 11.Şiir Kitabımdan) |
“Mutlu olmanın en garantili yolu bir başkasını mutlu etmektir”…
...........................................Saygı ve selamlar..