ölüm ve melekler
indiler
raf raf öbek öbek gökten süzülüp indiler yol yordam indiler kanatları çiğ tanelerinde ıslanarak kırağı kristallerine tutunarak revan ovası üstünde süzülen melekler indiler kapı kolcularının arasından geçerek kapıyı itip dibine kadar içeri geldiler kimseye aldırmadan direk ona yöneldiler eğilip kalktılar eğilip kalktılar dudakları kıpır kıpır okuyan sekarattaydi korkusu geçmiş serum şişeleri ve öten cihazlara rağmen yattığı yerde boyu gençliğindekine değin uzamıştı kaygısız başında toplandılar kuşaklarından çıkardıkları kağıtlara ekleyip notlar yazdılar adeta oğul verdi melekler başında toplandılar bir süre dönüp durdular kozasından çıkan bir kelebek misali azad olan yaşlı bu ruhu da aralarına katıp yükseldiler evlerin üstünden, dumanı tüten bacaların, çim hisarların üstünden uçtular gece soğuk bir kış gecesi mevsim zemheri hastahane binasının üstünden, güz arpası ekilmiş tarlaların üstünden bütün kadim dağların üstünden uçtular bir mağribe döndüler bir maşrike, gökte küçülen bir turna katarı gibi bilmem nereye hangi yöne gözden yittiler |